Previous Page  168 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 168 / 545 Next Page
Page Background

167

TBB Dergisi 2017 (128)

Adil Sakran Zine el Abdin

dir. Kürtler ise daha önceden elde ettikleri

de facto

federalizmi muha-

faza etmek için 2005 Anayasası’nda olan federal yapıyı bir tür ayrılma

yolu olarak nitelendirmektedirler. Sünni Araplar ise federalizme hep

karşı çıkmışlardır ve Irak’ın Arap kimliğinin muhafaza edilmesi ge-

rektiğini ileri sürmüşler ve federalizmi bir bölücülük olarak görmüş-

ler. Irak Anayasasının hükümlerine bir bütün olarak bakıldığı zaman

federalizmin benimsenmesi, eyaletler ve bölgelere geniş yetkinin ta-

nınmasının aslında herhangi bölücü bir unsur taşımadığı açıkça gö-

rünür. Çünkü Irak’ta Baas Partisi iktidarı elde ettiği andan sonra hep

ayrılıkçı bir tutum izlemiş Şiiler iktidardan o dönemde dışlanmıştır.

Irak’ın Arap kimliğini ileri sürerek Kürtleri de iktidardan ve özgürlük-

lerinden mahrum bırakmıştır. Baas rejiminden sonra ise Irak 2003’te

ABD tarafından işgal edilince, Irak ordusu dağıtılmıştır. Ordunun da-

ğıtılması ise her şeyin yeniden başlaması anlamına gelmiştir. Böyle

bir durumda Anayasa’nın yazılışına bakıldığı zaman Federalizm ve

Irak’ın mezhepler ve etnisiteler ülkesi olduğuna vurgu yapması ayrı-

lıkçı olarak anlaşılmaktan daha çok birleştirici ve hoşgörülü hükümler

içerdiğini ortaya çıkarmaktadır. Irak’ın 2005 Anayasası’nın getirdiği

federalizm ilkesi olarak ileri sürdüğümüz kavram, Irak Anayasası’nda

(İttihadı) olarak geçmektedir. İttihat kelimesi birleşme anlamına gel-

mektedir. Dolayısıyla bu Anayasa’nın federalizmi kabul edip bölgesel

yönetimlere geniş yetikleri tanımakla başarılı olup olmadığı hususu

ve uygulamada sorun çıkartan bazı hükümleri bir tarafa, bir bütün

olarak ele alındığında farklı dinleri, mezhepleri ve etnik grupları bir

arada tutmayı amaçlayan bir saikle kaleme alındığı görülecektir.

Sonuç

Irak’ın karmaşık etnik yapıya sahip olması, farklı dini gruplara

ev sahipliği yapması ve kültürel farklılıklarının bulunması, Irak’ın

esnek ve daha da liberal bir anayasaya sahip olmasını gerektirmiş-

tir. Bu durum 2005 Anayasası’nda gerçekleşmiştir. 2005 Anayasası’na

bakıldığında getirdiği federal yapı ve Irak’ta yaşayan etnik gruplara

tanıdığı özgürlükler açısından Ortadoğu ve İslam dünyasının en li-

beral Anayasası olarak karşımıza çıkabilir. Ne var ki 2005 Anayasası,

getirdiği federal sistem ile ilgili bazı belirsiz hükümler içermektedir.

Bu hükümler Irak’ın gelecekte bütünlüğünü sarsabilir nitelikte olan

hükümlerdir. Bölgesel otoritelere geniş yetkiler tanıyarak federal hü-

kümet yetkilerini sınırlamakla federal yapıyı gerektiren amaçlar elde

edilmemiştir. Özellikle doğal kaynaklarının düzenlemesinde birçok