Previous Page  180 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 180 / 545 Next Page
Page Background

179

TBB Dergisi 2017 (128)

Can AZER

mahkemenim vereceği bir karardan olumsuz olarak etkilenme ihti-

mali olan ve bu davada taraf olabilirliği olanların da, davada taraf ol-

mamalarına rağmen ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinafa

başvurma hakkına sahip olduğu kabul edilmektedir.

29

Bu durumun,

yani, iptal veyahut ihmalin sonlandırılması davası açmamış kişileri

davada taraf yapmaya teşebbüs etmenin bazı davalarda YİM’i ciddi

bir kaosla baş başa bırakabileceği ileri sürülmüştür.

30

Ancak, başka bir

açıdan duruma bakıldığında ise, hukuka aykırı işlem ve ihmallerin

hukuk dünyasından silinmesi için ekstra bir imkânın, nihai karardan

olumsuz yönde etkilenenlere istinaf hakkının tanınmasıyla ortaya çık-

masının da idari yargının amacıyla ters düşmeyeceği de muhakkaktır.

KKTC’de istinaf Anayasal bir müessese olarak düzenlenmiş ol-

masına karşın HMUT bazı durumlarda

31

kişilerin istinafa başvurma-

sından önce tüketmesi gereken yargısal yollar öngörmüştür. Örneğin,

mahkeme nihai kararını taraflardan birinin hazır olmadığı bir otu-

rumda vermiş ise, bu karara karşı itiraz edilmesi ilk etapta istinaf yolu

ile olamamaktadır. Bu durumda nihai kararı veren mahkemeye on beş

gün içinde başvurularak hükmün iptali talep edilmelidir. Mahkeme-

nin bu talep üzerine vereceği karar istinafa tabi olmaktadır.

32

KKTC

yargılama usulünde iki dereceli bir yargılama usulü öngörülmüştür

ancak tüzüğün bu hükmü ile bazı nihai kararlara karşı bir anlamda

ara bir derece yargılama usulü katılmış olmaktadır.

33

29

Yargıtay’ın ilk derece mahkemesi önündeki davada taraf olmayan bir kişinin

istinaf başvurusu yapabileceğine dair kararı için bkz., Yargıtay/Hukuk 38/2003,

D. 4/2005 sayılı kararı,

www.mahkemeler.net,

erişim tarihi 13.10.2016.

30

Erhürman, s.649.

31

Emir 26 Nizam 14, Emir 16 Nizam 13 ve Emir 33 Nizam 5’te bu durumlar

düzenlenmiştir.

32

Yargıtay’ın 58/80 sayılı D.33/80 sayılı kararı,

www.mahkemeler.net

, erişim tarihi

14.10.2016.

33

Anayasanın teminat altına almış olduğu bir hak olmasına karşın bu hakkın “etüt

edilerek uygun ve münasip hallerde kullanılması” gerektiği ve aksi halde istinaf

mahkemesinin “gereksiz” vaktinin alınması karşı bir yaptırım uygulanması gerek-

tiği yargı kararlarında tartışma konusu olmuştur. Bu görüş kesinlikle kabul edile-

bilir bir görüş değildir. Anayasanın teminat altına almış olduğu istinaf hakkının

sınırlanmaması gerekir ve müeyyide uygulamak, istinaf hakkının sınırlanmasına

yol açacaktır. Avukatların görev yapması bu noktada sınırlanacak ve müvekkil-

lerinin ısrarlı talepleri karşısında istinaf yolunu kullanamayacaklardır. Bu bakış

açısı ilk derece mahkemesinde herhangi bir nedenden dolayı (süre, ehliyet, görev,

yetki vs. ) dava açamayacağı ortaya çıkan kişilerin de müeyyideye tabi tutulması

sonucunu beraberinde getirecektir. Bu yaklaşımın 21. yüzyılda yerleşik olan hu-