Previous Page  225 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 225 / 405 Next Page
Page Background

224

Götürü Tazminat Kavramına Bir Bakış

le örtüşmüyor olmasıdır.

107

Sözleşmede yer alan bir kaydın ya da bir

anlaşmanın götürü tazminata mı yoksa ceza koşuluna mı ilişkin ol-

duğunun belirlenebilmesi için, her şeyden önce tarafların gerçekte ne

amaçladığına, anılan kaydı/anlaşmayı kaleme alırken tam olarak ve

öncelikle neyi hedefledikleri dikkate alınmalıdır.

108

Bu değerlendirme

yapılırken hakim kendisini tarafların anlaşmayı yaptıkları zamandaki

yerlerine koymalı, buna göre bir karara varmaya gayret etmelidir.

109

Dikkate alınması gereken bir diğer ölçüt, anlaşmanın zarar olgusuyla

olan bağlantısı, bir başka deyişle, asıl borcun ihlal edilmesi sonucunda

meydana gelen gerçek zarar ile kararlaştırılan edim arasındaki ilişki-

dir.

110

Ayrıca asıl borcun ihlalinde borçlunun kusuru ile kararlaştırılan

edim arasındaki ilişki, yine asıl borcun ihlalinde edimin kime ödene-

ceği gibi hususlar da kararlaştırılan edimin niteliğinin belirlenmesin-

de yön gösterici olabilecektir.

111

Ancak yapılan değerlendirmeler son-

rasında, kararlaştırılan edimin niteliğini belirlemede yine de tereddüt

yaşanıyorsa, kanaatimizce her iki tarafın da menfaatlerine uygun dü-

şen nitelikteki bir götürü tazminat anlaşmasının varlığını kabul etmek

daha yerinde olacaktır.

112

107

Kapancı,

s.678; Kocaağa,

s.53; Kocaağa (Götürü Tazminat), s.154; Ozanoğlu,

s.89-

90.

108

Benjamin,

s.602; Erdem,

s.122-123; Kapancı,

s.679; Oertli,

N.271. Teorik açıdan

bu ayrım açık olmakla birlikte, somut anlaşmalarda bu belirlemeyi yapabilmek

çoğunlukla güç olabilmektedir (BGE 109 II 462 ff. (468), E.4a; Bentele,

s.20; Gauch,

N.710).

109

Ozanoğlu,

s.90; Kapancı, s.679.

110

Tarafların önceden akdettikleri anlaşma çerçevesinde öngördükleri götürü tazmi-

nat ediminin değeri, objektif ve varsayımsal olarak uğranabilecek zararın çok öte-

sinde ise, burada artık bir ceza koşulu anlaşmasının varlığından söz etmek gereke-

cektir. Ancak somut durumda meydana gelen zarar ile anlaşmada kararlaştırılan

edim değeri arasında büyük bir fark bulunmuyorsa ve somut olayda borçlu üze-

rinde baskı yaratılmak istendiği net olarak anlaşılamıyorsa, her iki tarafın da men-

faatlerine hizmet eden götürü tazminat anlaşmasının varlığını kabul etmek daha

yerinde olur ki, bu da ayrıca bir kararlaştırmada bulunulmamışsa nispi götürü

tazminat anlaşması olarak kabul edilmelidir (Kapancı,

s.679, dpn.118).

111

Konuya ilişkin ayrıntılı olarak bkz. Birinci Uzun,

s.154 vd.

112

Türk hukukunda aynı yönde Kılıçoğlu,

s.812; Kapancı,

s.679. İsviçre doktrinin-

de bir görüş, kararlaştırılan edimin niteliğinde tereddüt halinde ceza koşulunun

varlığından söz etmek gerektiğini ileri sürmektedir. Buna göre, yasa koyucunun

iradesi de -kanunda götürü tazminata değil, ceza koşuluna ilişkin düzenlemelere

yer verildiğine göre- bu yöndedir. Anglo-Amerikan hukuk sistemini benimsemiş

ülkeleri ayrı tutarsak, uygulamada ulusal düzlemde akdedilen anlaşmalarda da

ceza koşulu kayıtları yaygındır (Bkz. Oertli, N.292 ve dpn.440). Buna karşılık, Al-

man doktrini ağırlıklı olarak kararlaştırılan edimin niteliğinde tereddüt oluşması