Previous Page  165 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 165 / 405 Next Page
Page Background

164

(Marksist Kuram Açısından) Kapitalist Düzende İdare Hukuku ve Kuramın Görüşlerinin ...

lanacağını, her milletvekilinin yalnız şu ya da bu partiyi, şu ya da bu

kenti hatta salt 750 kişiyi seçme zorunluluğunu, bir insan üzerinde eş-

yadan daha fazla titizlik gösterilmediği bu seçme işlemini temsil ettiği

halde, o başkanın, ulusun seçtiği kişi anlamına geldiğini ve onun seçi-

minin, egemen halkın dört yılda bir oynadığı koz olduğunu, seçilmiş

ulusal meclisin, seçilmiş ulusal meclisle metafizik bir ilişki içerisinde

olmasına karşın, seçilmiş başkanın ulusla kişisel bir ilişki içerisinde

olduğunu belirtmektedir. Yazar, ulusal meclisin çeşitli üyelerinde

ulusal ruhun başka başka yönlerini temsil etse de bu ulusal ruhun

asıl olarak başkanda cisimleşeceğini, başkanın meclis karşısında bir

çeşit tanrısal bir hakka sahip olduğunu, onun, halkın lütfuyla orada

olduğunu savlamaktadır. Ayrıca Marx, Bakanlar Kurulu veya yürüt-

menin yapısal olarak parlamenter rejimi sarsma eğilimi taşıyacağını

ima etmektedir.

106

Marksistlerin icra veya yürütmenin görev ve yetkisini daima taş-

ma eğiliminde olduğunu savunan bu görüşleri günümüzde tam anla-

mıyla yalın bir gerçek hâline gelmiştir. Her şeyden önce günümüzde

yasa yapımında “üstünlük” (inisiyatif) meclisten hükümete geçmiştir.

Daha açık bir deyişle, günümüzde yasa, iktidar partilerinin ve hüküme-

tin iradesinin ifadesi niteliğine dönüşmüş, bu bağlamda, siyasal parti

çoğunluğuna dayalı parlamenter dizgelerde yasama organı, hükümet-

lerin iradesinin ve idare tarafından hazırlanmış metinlerin ilke kez H.

Laski tarafından tanımlanan “kayıt bürosu” (registration chamber) ha-

line dönüşmüştür. Bundan da öte parlamentonun zayıflamasına para-

lel olarak devlet ile milletvekili arasındaki temsil bağı da kopmuştur.

107

Bu bağlamda yasama tarafından kişi hak ve özgürlerinin korumasının

zayıflaması da yasanın genel niteliğinin de tartışma götürmesinden

ileri gelmiş, hukukun oluşum tarzında da yasanın önemi azalmıştır.

Kanun hükmünde kararnameler bir yandan yürütmeyi güçlendirmiş,

öte yandan, birçok düzenleyici işlem kategorisi ile birlikte yasa mevcut

olduğu zaman bile onunla sadece uzaktan ilişkisi olan yoğun bir yü-

kümlülükler ağı örülmüş, yasama üstünlüğünü elinde tutan yürütme,

meclis gündem ve çalışmasına da egemen olarak, metinler üzerinde

ciddi ve derinleştirilmiş bir çalışmayı çoğu kez engellemiştir. Bu konu-

106

Marx, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i, s. 30-31, 38.

107

Poulantzas, s. 222-223, İ. Ö. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku, Genişletilmiş 4. Baskı,

AFA Yayıncılık, İstanbul 1993, s. 83.