Previous Page  306 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 306 / 405 Next Page
Page Background

305

TBB Dergisi 2017 (131)

M. Gökhan TÜRE / Oğuzhan TÜRE

Ancak iki tür şahsi nedenlerin üzerinde ayrıca dikkatle durulması

gerekir. Bunlar, bulaşıcı hastalıklar ile hekimin vicdani kanaatidir.

Ancak öncelikle şahsi sebeplerin genel sathının belirlenmesi oldukça

önemlidir.

A. Genel Olarak

Hangi durumların şahsi nedenler kapsamında değerlendirilebile-

ceğini en baştan belirlemek büyük bir güçlük arz etmekteyse de, şahsi

nedenler için genel bir reçete vermek mümkündür. Buna göre, hasta-

yı tedavi etmek için gerekli mesleki bilgi, deneyim ve tıbbi teçhizata

sahip olan hekimin uygulayacağı tedavi sonucunda hastanın, diğer

hastaların, hekimin veya ailesinin zararlı sonuçlarla karşılaşması ih-

timalini taşıyan nedenler, şahsi nedenlerdir. Bu nedenler bakımından

hekimin mesleki olarak herhangi bir dezavantajı bulunmamaktadır;

ancak hekimin tıp bilimi bakımından standart kabul edilebilecek öl-

çülerde bir tedavi uygulaması kişisel nedenler dolayısıyla imkânsız

görünmektedir.

Hekimin hizmetten çekilmesine yol açan bu standart dışı tıp uy-

gulaması ihtimali, şahsi nedenler bakımından çoğunlukla hekimin

iç dünyasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu sebeplerin hekimin iç

dünyasında yol açtıkları değişikliklerin, hasta-hekim ilişkisinde mev-

cut olması gereken objektifliği yitirmesine yol açacak bir yoğunluğa

ulaşması gerekmektedir. Bu anlamda örneğin hekimin alacaklı oldu-

ğu bir kişiyi tedavi etmekten kaçınması mümkün değilken, kendisi-

ne karşı ağır bir suç işlemiş kişiye yönelik hizmetten çekilmesi, kabul

edilmesi gereken makul bir sebeptir. Önemle vurgulamak gerekir ki

bu çekilmenin altında yatan neden, hasta-hekim ilişkisinde olması

gereken objektifliğin söz konusu olayda sağlanamaması dolayısıyla

tedavinin başarısızlığı ihtimalinin bulunmasıdır. Yoksa hekimin üst-

lendiği toplumsal görev karşısında “rövanş alma” duygusuyla hareket

etmesine olanak sağlayan bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Nitekim

eski Ceza Kanununun yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay’ın bir ka-

rarında da bu hususa değinilmiş ve sırf annesi ile tartıştığı için hasta

çocuğu muayene etmekten kaçınan hekim keyfi muamele nedeniyle

cezalandırılmıştır.

26

26

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, T. 12.05.2004, C. 2003/7302, (Hakeri, Tıp Hukuku, s. 114).