Previous Page  367 / 405 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 367 / 405 Next Page
Page Background

366

6701 Sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Sonrasında Bireysel ...

dezavantaj yaratacak ayrımcı kanunlarını değiştirmeleri beklenecek-

tir. İstihdamda ayrımcılık yapılmamasının öngörüldüğü 11. madde

ise Taraf Devletleri kadın çalışanları

‘‘kadın işi’’

kategorilerine teşvik

edecek uygulamalardan men etmektedir. Komiserliğin maddi hukuk

yorumlarında da belirtildiği üzere, kadınların mesleğini tercih etmek

için seçim haklarının korunması gerektiği ve toplumsal cinsiyet rolle-

rine geleneksel olarak itilmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu bapta

Taraf Devletler, 11. madde yükümlülükleri kapsamında kadınlara is-

tihdam alanında erkeklerle aynı eşit koşulları sağlayacaktır. Ne var ki

bu eşitlik, yalnızca ayrımcı muamelelerin yasak edilmesiyle değil, zih-

niyet dönüşümünü sağlayan sosyal ve kültürel politikaları geliştirerek

hâlihazırda yer edinmiş toplumsal cinsiyet kalıplarının sağlam dur-

masını destekleyecek yasalar yapmamakla olacaktır. Bizce de, evlenen

kadının bir yıl içerisinde ‘kendi arzusuyla’ işinden ayrılması halinde

kıdem tazminatına hak kazandırılması ayrımcı bir muameleyi teşkil

eder. Her ne kadar Türk Yargıtay’ı, evlilik nedeniyle işinden ayrılan

kadın işçinin, işinden ayrıldıktan sonra başka bir işe girmesi halinde

işvereninden almış olduğu kıdem tazminatı ödemesini geri iade etme-

sinin gerekmediği yönünde içtihat etmiş olsa da, bu takdirde bu du-

rumun işverenler aleyhine işlemesi de söz konusu olacaktır.

51

Zira bu

kararın

ratio decidendi

izahında ise,

‘‘…. bu hüküm kuşkusuz aile birliğini

koruma amacıyla getirilmiş olup çalışma hayatını evlilikle birlikte gereği gibi

yürütemeyeceği düşüncesinde olan kadına yasa ile tanınmış bir olanaktır…’’

ifadelerine yer verilmiştir.

52

Bu bakış açısının CEDAW m. 5 yüküm-

lülükleriyle uyuşmadığını belirtmeliyiz. Zira Taraf Devletler, yukarı-

da belirtildiği gibi

‘kadın işi’

kategorilerini yaratan toplumsal önyar-

gıları kırmak mecburiyetindedirler. Anneliğin bir sosyal görev olarak

anlaşılması ve çocukların yetiştirilmesinde erkeğin ve kadının ortak

sorumluluğunun bulunduğunun tanınması bu zihniyet kalıplarının

aşılması anlamında önem, hatta uluslararası hukuk yükümlülüğü arz

51

‘‘Bir işyerinde çalışmakta iken evlenen bir kadın yasanın tanıdığı olanaktan yarar-

lanarak kıdem tazminatını almak suretiyle ayrılmışsa daha sonraki dönemlerde

çalışma hakkını kaybettiğinden söz edilemez; diğer taraftan önceki işinden ayrılan

kadının ayrılmasını hemen takiben çalışma hayatı ile evliliği öncekine göre daha

kolaylıkla yürütülebileceği yeni bir iş bularak çalışmasını da sürdürebilir. Olay-

da hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmadığında.... ’’ (YHGK, 27.4.1988,

9-225/369, TÜHİS, Ağustos 1988, 19-21; Aktaran: Sarper Süzek, s. 747)

52

9. HD., E. 2010/37179, K. 2013/1571, T. 16.1.2013 lexpera veritabanı