Previous Page  93 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 93 / 417 Next Page
Page Background

92

Türk Ceza Kanunu’nda Gürültüye Neden Olma Suçu

kanun koyucunun bir suç tipini beyaz norm oluşturarak düzenlemesi

halinde hüküm kanunilik ilkesiyle çelişir.

3) Bir suç tipinin beyaz norm oluşturularak düzenlemesinin ka-

nunilik ilkesine aykırı olmadığı yönündeki görüşün

106

kabulü halin-

de de incelediğimiz düzenleme kanunilik ilkesinin belirlilik esasıyla

çelişmektedir. Çünkü mevzuatta yer alan gürültünün kontrolüne yö-

106

Anayasa Mahkemesi’nin kanun koyucunun bir suç tipini beyaz norm oluşturarak

düzenlemesi halinde salt bu nedenle hükmün kanunilik ilkesine aykırı olduğu yö-

nünde genel geçer bir sonucuna ulaşmadığı, konuyu kanunilik ilkesinin belirlilik

esasını çerçevesinde değerlendirdiği söylenebilir. Örneğin Anayasa Mahkemesi bir

kararında “Öğretide suçun yasada tanımlanmış ve karşılığında bir cezanın gösteril-

miş olması, yasayla saptama olarak kabul edilmektedir. Suç sayılan eylem ve cezası

yasada açıkça gösterildikten sonra yasama organının uzmanlık ve yönetim tekni-

ğine ilişkin konularda alınacak önlemlerin duyulan gereksinmelere uygunluğunu

sağlamak amacıyla yürütme organına kimi kararlar almak üzere yetki vermesi idari

kararlarla suç ihdası anlamına gelmez.213 sayılı Yasa’nın 353. maddesi ile özel usul-

süzlüklerin hangi eylemlerden oluştuğu ve karşılığında ne tür bir ceza verileceği

açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. İtiraz konusu kuralın yer aldığı 353. madde-

nin 2. fıkrasında sayılan ve düzenlenmemeleri özel usulsüzlük cezasını gerektiren

belgelerin neler olduğu ve taşıması gereken bilgilerin içeriği anılan Yasa›nın 227

ila 242. maddelerinde ayrıntılı biçimde sayılmıştır. Bu fıkrada sayılan belgelerin ni-

teliği ve amacı gözetildiğinde; vergi kayıp ve kaçağını önlemek amacıyla Maliye

Bakanlığına verilen, sayılan belgelere ilaveten belge düzenlenmesini belirleme yet-

kisinin, günlük olayların izlenmesine, teknik ya da ayrıntıya ilişkin konuların dü-

zenlenmesine yönelik önlem niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğinden Anaya-

sanın 38. maddesine aykırılık görülmemiştir.” tespitinde bulunmuştur. (Karar için

bkz. AM. T.03.02.2011, E.2009/5, K.2011/31. Başka bir kararda ise “Anayasa’nın

38. maddesinin ilk fıkrasında, “Kimse, ... kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı

cezalandırılamaz” denilerek “suçun yasallığı”, üçüncü fıkrasında da “ceza ve ceza

yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek, “cezanın yasal-

lığı” ilkesi getirilmiştir. Anayasa’da öngörülen suçta ve cezada yasallık ilkesi, insan

hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukuku-

nun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Anayasa’nın 38. maddesine para-

lel olarak Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan “suçta ve cezada kanuni-

lik” ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek

cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi, kuralın

açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemle-

ri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin

güvence altına alınması amaçlanmaktadır. 297. maddenin (1) numaralı fıkrasında

suça konu olabilecek eşyaların nitelikleri tek tek sayılmış olmasına karşın, itiraz ko-

nusu kuralda böyle bir nitelik belirlemesi yapılmadan, sınırsız, belirsiz ve geniş bir

alanda idare içinde yer alan yetkili makama suça konu olabilecek eşyaları belirleme

yetkisi tanınmıştır. Buna göre kuralda, idare içinde yer alan yetkili makama suça

konu olabilecek eşyaları belirlerken hangi nitelikleri esas alacağı hususuna açık ve

belirgin olarak yer verilmediğinden dolayı kural, belirli ve öngörülebilir olmadı-

ğı gibi suçun yasallığı ilkesine de uygun değildir.” tespitinde bulunmuştur. Karar

için bkz. AM. T.07.07.2011, E.2010/69, K.2011/116; Ayrıca bkz. AM. T.11.04.2012,

E.2011/18, K.2012/53,

www.kazanci.com.tr,

(12.06.2016)