Previous Page  91 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 91 / 417 Next Page
Page Background

90

Türk Ceza Kanunu’nda Gürültüye Neden Olma Suçu

- Son olarak bazı yönetmeliklerde gürültünün azaltılması için

gerekli tedbirlerin alınacağına ilişkin genel ifadelere yer verildiği gö-

rülmektedir. Örneğin Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmelik’te,

Yakma veya beraber yakma tesisinin işleticisi, özellikle havanın, toprağın,

yüzey ve yeraltı sularının kirlenmesi ile koku ve gürültü gibi çevre üzerinde-

ki olası olumsuz etkileri ve insan sağlığı açısından doğrudan risk oluşturan

kirlilik kaynaklarını önlemek veya azaltmak zorundadır

.”, Balıkçı Gemile-

rinde Yapılan Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında

Yönetmelik’te ise, “

Geminin büyüklüğü dikkate alınarak, çalışma yerlerin-

deki ve yaşam bölümlerindeki gürültü düzeyini en aza indirmek için gerekli

teknik önlemler alınır.

” hükmü yer almaktadır.

Sıraladığımız hususları gürültüye neden olma suçuyla bağlantılı

olarak değerlendirdiğimizde TCK’nın 183. maddesinde yer alan “ilgili

kanunlarla belirlenen yükümlülükler” ifadesine ilişkin ulaştığımız so-

nuçlar şöyle sıralanabilir:

1) Hukukumuzda gürültünün kontrol altına alınmasını sağlamaya

yönelik olarak somut yükümlülükler belirleyen (şekli anlamda) kanun

bulunmamaktadır. Bu sebeple konuya ilişkin yükümlülük içeren bir

kanun yürürlüğe girinceye kadar TCK’nın 183. maddesinde düzenle-

nen suçun oluşmasının mümkün olmadığı kanaatindeyiz.

101

2) Kanımızca TCK’nın 183. maddesinde kullanılan “ilgili kanun-

lar” ifadesi, gerek ÇK gerekse diğer kanunlara dayalı olarak oluşturu-

lan ya da atıf yapılan yönetmelikler şeklinde yorumlanamaz. Çünkü

öncelikle TCK’nın 183. maddesinde “kanunlar” terimine yer verilmiş

olup, yönetmelik ya da mevzuattan söz edilmemiştir.

102

Gürültüyle

101

Uygulama ve öğretide hâkim görüş aksi yönde olduğundan diğer başlıklar altın-

da yer verilen açıklamalar, aksi belirtilmediği sürece TCK’nın 183. maddesindeki

ilgili kanun ifadesinin gürültüye ilişkin yazılı mevzuat şeklinde anlamlandırılma-

sı suretiyle yapılacaktır.

102

Örneğin Alman kanun koyucunun bu noktada tercihi farklıdır. Çünkü Alman

Ceza Kanunu’nun 325a maddesinde ilgili kanunda belirlenen yükümlülüklere

aykırı davranılması değil, açıkça idare hukukundan doğan yükümlülüklerin ihlal

edilmesi unsuru aranmıştır. Aynı atfa Alman Ceza Kanunu’nun 324a, 325 ve 326.

maddelerinde de yer verilmiş olup, Alman Ceza Kanunu’nun 330d maddesin-

de “idare hukukundan doğan yükümlülük” ifadesinin anlamı açıklanmıştır. Bu

düzenlemeye göre söz konusu ifade, çevreyi, özellikle insanları, hayvanları veya

bitkileri, suları, havayı ya da toprağı tehlikelere karşı korumaya yarayan; bir mev-

zuat hükmünden, bir mahkeme kararından, icra edilebilir nitelikteki bir idari iş-

lemden, yerine getirilebilir bir hukuki yükümlülükten ya da kamu hukuku sözleş-

mesinden doğan yükümlülüğü anlatır. Aktarılan düzenlemede yer alan mevzuat

ifadesinin sadece şekli anlamda kanunu değil maddi anlamda kanunu da anlattığı