

273
TBB Dergisi 2017 (133)
Remzi DEMİR
sızın ve organizasyon için yeterli sayıda ehil doktor temin etmeksizin
böyle bir sünnet organizasyonu gerçekleştirmesi nedeniyle kusurlu
olduğunu, operasyonu gerçekleştiren doktorun ise mesleğinin gerek-
tirdiği dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle kusurlu olduğunu ileri
sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen ka-
bulü ile olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte da-
valılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı
ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın maddi taz-
minat talebinin vazgeçme nedeni ile reddine, karar verilmiş; hüküm,
davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun
gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik
bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında
kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalı belediyenin toplu sünnet organizasyonu sırasında
yapılan sünnet işleminin hatalı yapıldığı iddiasına dayalı manevi taz-
minat isteğine ilişkin olup, mahkemece manevi tazminat yönünden
istemin kısmen kabulüne, anne ve baba için ayrı ayrı 12.500,00TL’şer,
çocuk için 50.000,00TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmişse de,
22.6.1966 tarihli 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında,
manevi tazminat tutarını etkileyen özel hal ve şartlar belirtilmiş olup,
manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, amacı, mamelek hukukuna
ilişkin bir zararın karşılanması da değildir. Söz konusu İçtihadı Bir-
leştirme Kararında da belirtildiği üzere, hâkim manevi tazminat mik-
tarını belirlerken Türk Medeni Kanunu’ nun 4. maddesi gereğince
hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalmalı, tarafların sosyal ve ekonomik
durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdıra-
bın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet
derecesini gözetmelidir. Takdir edilecek manevi tazminat, zarara uğ-
rayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tatmin duygusunun etkisine
ulaşmak için gerekli olan kadar olmalı, ne var ki mamelek hukukuna
ilişkin zararın karşılanması amaç edinilmediğinden zenginleşme aracı
da olmamalıdır. Dava konusu olayın gelişimi ve yukarıda belirtilen il-