

396
Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan Devletin Sorumluluğu
tutulması özel dikkat ve özen isteyen bir faaliyet olup, devletin de bu
işi yaptıracağı memurlarının gereken dikkat ve özen yükümlülüğüne
uygun olarak hareket etmesini, hata yapmamasını sağlama yükümlü-
lüğü mevcuttur.
6
Ancak bu görüşe katılmak mümkün değildir. Zira
devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğunda, devlete
herhangi bir kurtuluş kanıtı sunma imkânı tanınmamıştır.
Bir diğer görüş devletin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu
olduğunu ileri sürmektedir. Devlet, sicile güven ilkesinin bir sonucu
olarak ayni hakların hukuka uygun olarak tutulmasına büyük önem
atfetmiştir. Hak sahiplerinin haklarından mahrum kalmaları olasılığı
bir tehlikedir ve devlet tapu siciline bağlanan güven nedeniyle bu tür
tehlikeleri üstlenmektedir.
7
Tehlike ilkesinin iki farklı anlamı olduğunu ileri süren bir görüş
ise devletin sorumluluğunu risk ilkesine dayandırmaktadır. Tehlike
ilkesi iki anlama gelmektedir. Tehlike ilkesinin ilk anlamı kişinin ol-
dukça büyük tehlike yaratan faaliyetlerden veya işletmeden dolayı so-
rumlu tutulmasını gerektiren sorumluluktur. İkincisi ise her faaliyette
zarar doğma riskini göz önünde bulundurarak bunu faaliyet sahibin
yükleyen risk ilkesidir. Tapu sicilinin tutulması aşırı tehlike yaratan
bir faaliyet değildir. Ancak sicile bağlı önemli menfaatler vardır ve si-
cildeki en ufak düzensizlik bu menfaatlerin ihlali sonucu doğuracak-
tır. Bu nedenle ortaya çıkacak bu riski devlet üstelenerek devletin va-
tandaşlarının menfaatini koruması gerekmektedir.
8
Yargıtay’ın, MK md.1007’den kaynaklı sorumluluğu olağan sebep
sorumluluğu olarak nitelendirdiği pek çok kararı mevcut olduğu gibi,
tehlike sorumluluğu olduğunu ileri sürdüğü kararları da vardır. Son
yıllarda verdiği kararlarında ise devletin tapu sicilinin tutulmasından
doğan zararlardan sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğu vur-
gusu yapılmaktadır.
9
6
Pekmez, s.18.
7
Pekmez, s.19.
8
Sirmen, s. 37.
9
Yargıtay 20. HD 2015/2550E., 2016/7002K., 15.06.2016 tarihli karar; Yargıtay HGK
2007/4-212E., 2007/261K. ve 09.05.2007 tarihli karar; 2006/4-113E., 2006/205K.
sayılı ve 19.04.2006 tarihli karar vb.