Background Image
Previous Page  396 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 396 / 521 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (96)

Av. Ömer AYKUL

395

1.4. 644 Sayılı KHK’ye eklenen 13/A maddesi ile

“Tabiatı ve Biyo­

lojik Çeşitliliği Koruma Kanunu”

nun yasalaşması beklenmeden, doğal

ve kültürel/tarihi varlık yönetimlerinin ayrılması ve

“Koruma Kurul­

larının fiilen ortadan kaldırılması”

süreci başlatılmıştır. Böylece AB sü-

reci adına yapıldığı söylenen mevzuat değişikliği gerekçelendirmesi

de yine fiilen ortadan kalkmıştır. Çünkü

“Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği

Koruma Kanunu”

gibi doğal varlıklar açısından temel bir kanun olma-

sı gereken bu yasadan vazgeçildiği anlaşılmakta ve bakanlıklar arası

görev dağılımı gerekçesi ile aslında hukuksal korumanın kaldırıldığı

veya bunun yolunun açıldığı görülmektedir. Bu madde Anayasanın 7,

91 ve 63. maddelerine aykırıdır.

1.5. Yine 644 Sayılı KHK’ye eklenen

“EK MADDE-1”

ile

19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Baş-

kanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan

Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kapatılmış ve 383 sayılı Ka-

nun Hükmünde Kararnamede belirtilen iş ve işlemler, Bakan tara-

fından uygun görülen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının birimlerince

yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu çevre ve doğal varlık koruma-

sına yönelik en büyük darbedir. Bu bölgelerin rantsal talana açılacağı

açıktır. Bu madde Anayasanın 43, 56, 63 ve 169. maddelerinin yanı

sıra Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu çevre ile ilgili bir çok ulus-

lar arası sözleşmeye ve bu nedenle de ayrıca Anayasanın 90. madde-

sine aykırıdır. Unutulmaması gereken bir konu da Ülkemizde koru-

nan alanların toplam ülke yüz ölçümüne oranı sadece %4 dür. Dünya

ortalaması %12’nin üzerindedir. Öyle anlaşılmaktadır ki bu %4 bile

fazla gelmektedir.

1.6. Eklenen

“GEÇİCİ MADDE-6”

ile 6 aylık devir sonrası doğal

varlıkların bütünüyle statülerinin yeniden değerlendirileceği hususu,

“Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu”

nun yasalaşması beklen-

meden yürürlüğe sokulmuştur. Bu madde ile bir çok doğal sit alanı ile

sair korunan alanın da rantsal talana açılacağı anlaşılmaktadır. Elbette

bu maddedeki bu düzenleme de Anayasanın 43, 56, 63 ve 169. madde-

lerinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu çevre ile ilgili

bir çok uluslar arası sözleşmeye ve bu nedenle de ayrıca Anayasanın

90. maddesine aykırıdır. Öyle anlaşılmaktadır ki, bu düzenleme ile ko-

runan alanların toplam ülke yüz ölçümünün %4’ü olan oranı, bırakın

Dünya ortalaması olan % 12’lere yaklaşmayı, %4’lerin de altına indi-