Background Image
Previous Page  176 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 176 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

Ş. Cankat TAŞKIN

175

Refik Gür’ün bu girişimi Yargıtay’dan dönmüşse de

11

o güne ka-

dar Türk anayasa hukukunda hiç tartışılmamış olan

“mahkemelerin

anayasaya uygunluk denetimi”

nin tartışılmasını sağlamakla adeta bir

devrime yol açmıştır.

Bu dönemde, yasaların anayasaya aykırılığının denetlenmesi bakı-

mından Danıştay da Yargıtay’dan farklı bir yoruma gitmemiş; fakat ko-

nuyu Yargıtay kadar da sert yorumlamamıştır. Danıştay, bu dönemde

verdiği kararlarda kanunları anayasa ile bağdaştırarak yorumlamış

12

ve

böylece aleyhine kanun yoluna başvurulması mümkün olmayan işlem-

leri, idari işlemin takdir unsuruna aykırı bularak yasal koşulların oluş-

madığı gerekçesiyle iptal etmiştir

13

. Ancak yine de Danıştay’ın da yasa-

ların anayasaya aykırılığını denetlediğini söylemek mümkün degildir.

1961 öncesinde dünyadaki genel eğilim değerlendirilecek olursa,

anayasallık denetimi için özel ve yetkin mahkemelerin henüz pek çok

ülkede yer almadığı görülebilir

14

. O dönemde, anayasallık denetiminin

mahkemeler kanalıyla yapılması ancak Amerika Birleşik Devletleri’ne

(ABD) özgü bir yapı olarak görülmekteydi

15

. Hatta, ABD’de anayasa

ile anayasallık denetimi öngörülmemiş olmasına rağmen, Federal Yük-

sek Mahkeme 1803 tarihindeki Marbury Versus-Madison kararıyla ilk

11

Yargıtay, kanunların anayasaya uygunluk denetiminde meclisin söz sahibi ol-

duğu gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozmuştur. (Aybay

,

a.g.m, s. 53).

karara karşı direnen Refik Gür’ün kararını, Yargıtay HGK 1956 tarihli kararında

ne yasaların ne de anayasanın mahkemelere bu yönde bir yetki verdiğini, dolayı-

sıyla mahkemelerin bu yönde bir inceleme yetkisinin olmadığını; idari işlemlerin

incelenmesi yetkisinin Danıştay’a verildiği düşünüldüğünde, yasama işlemi nite-

liğinde olan kanunun denetiminin adli mahkemeye verilemeyeceği gerekçesiyle

bozmuş ve özel dairenin kararını onamıştır. (Balta, a.g.m, s. 549, dn 8). Yargıtay

HGK, 3.12.1956 tarihli kararında özetle şöyle demiştir:

“Mahkemelerin bu hususta

görevli olduklarını belirten bir kanun bulunmadığına göre Milli Hakimiyeti temsil et-

mekte olan meclisin çıkardığı kanunların anayasaya muhalefetinin tetkiki hakkının mah-

kemelere ait olduğu görüşü kabule sayan görülmemiştir.”

(Cuhruk, Mahmut C.

;

“Türk

Anayasa Mahkemesi”

, AYD Yıl 1988, S:5, s. 8)

12

Danıştay 5. Dairesi’nin 15.11.1950 tarihli kararı özetle şöyledir:

“Mahkemeler ka-

nunların anayasaya aykırılığını tespite matuf davaları tetkike selahiyetli bulunmamakla

beraber, kendilerine arz edilen bir itilaf sonunda vaki anayasaya aykırılık def’ini incele-

meye ve bunu müşahade ettikleri taktirde, Teşkilatı Esasiye Kanununu’na minafi kanunu

tatbikten intinaa mezun ve hatta mecburdurlar.”

(Cuhruk

,

a.g.m,s. 8)

13

Balta, a.g.m, s. 550, dn 11

14

Ergül, a.g.e, s.158

15

Atar, Yavuz; “

Anayasa Mahkemesi’nin Yeniden Yapılandırılması”,

AYD, Yıl 2008, S:

25, s. 93. Kaboğlu, İbrahim Özden;

Anayasa Yargısı,

İmge Kitabevi, Ankara, Kasım

1997, s.14