Background Image
Previous Page  274 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 274 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

Ersan ŞEN

273

Bu tür ifade alma ve sorgu, CMK m.148/1’de yasak usullerden sa-

yılan

“aldatma”

olarak değerlendirilmelidir. Aynı telefon tapesin-

den hareketle çok sayıda soru sormak suretiyle şüpheliyi yorma-

ya yönelik ifade alma ve sorgu ise, yine CMK m.148/1’de yasak

usullerden sayılan

“yorma”

kapsamına girecektir. CMKm.148/3’e

göre,

“Yasak usullerle elde edilen ifadeler, rıza ile verilmiş olsa da delil

olarak değerlendirilemez”.

CMK m.147/1-f’ye göre şüpheli ve sanığa,

“Şüpheden kurtulması

için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi

aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hu-

susları ileri sürmek olanağı tanınır”

. Gözaltında veya tutuklu bulu-

nan şüpheli haklarının korunması bakımından son derece önemli

olan bu hüküm, maalesef bizde uygulama alanı bulamamaktadır.

Soruşturma aşamasında bir yere kapatılan, yani gözaltına alınan ve

tutuklanan şüpheli, bir de buna kısıtlılık kararı eklenmek suretiyle

dosya içeriğini doğrudan doğruya veya müdafii vasıtasıyla göre-

memesi eklendiğinde savunma hakkı tümüyle anlamını yitirmek-

tedir. Şüpheliye, sahip olduğu lehine olan delilleri toplayabilme

ve toplatabilme hakkının mutlaka kullandırılması gerekir. CMK

m.160/2 kapsamında bu yetkinin sadece savcılık makamına ait ol-

duğu, hem CMK m.147/1-f karşısında doğru değildir ve hem de

şüpheli lehine delilleri toplayıp değerlendirmekte savcıların yeterli

çabayı göstermedikleri veya gösteremedikleri görülmektedir.

Esas itibariyle, soruşturma aşamasında şüpheli ifadelerinin savcı

tarafından alınması gerekir. Ancak uygulamada, savcı sayısın-

daki azlık ve iş yoğunluğu sebebiyle kolluk tarafından şüpheli

ifadelerinin alındığı anlaşılmaktadır. Özel yetkili mahkemelerin

görev alanına giren suçlarla ilgili yapılan soruşturmalarda ise,

şüpheli ifadelerinin mutlaka savcı tarafından alınması gerektiği-

ni ve bunun yasal dayanağının da CMK m.251/1 olduğunu ifade

etmek isteriz.

Suç örgütü vasıtasıyla işlendiği iddia olunan amaç suçlarda cebir

ve tehdidin kullanıldığı tespit edilmeden ve suçlara

“suç örgütü”

kavramından hareketle özel yetkili savcılık makamının soruştur-

ma açıp yürüttüğü görülmektedir ki, bu uygulama yanlıştır. Aynı

şekilde, suç örgütü vasıtasıyla cebir ve tehditle işlendiği iddia edi-