Background Image
Previous Page  286 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 286 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

Ersan ŞEN

285

delillerle desteklenmeyen telefon dinlemelerinin şüpheli ve sanığın

aleyhine değerlendirildiği görülmektedir. Birbirleri ile ilgili ve ilgi-

siz suçlar, suça iştirak müessesesini bir kenara bıraktığı

“suç örgütü”

adı altında olaylar ve kişiler birlikte değerlendirilerek, uzun süren

soruşturmaların sonunda kişi ve olaylar arasında bağlantı varmış

gibi sunulmak suretiyle, yargılama içinden çıkılmaz hale getirile-

rek, CMK m.190/1’e aykırı şekilde yargılama süreci uzatılmaktadır.

Soruşturma aşamasında şüpheliye, kısıtlı soruşturmalarda net bil-

gi ve delil gösterilmeksizin dosyada yegane delil olarak yer alan

altı ay veya bir yıl önceki telefon görüşmelerinde geçen cümlele-

rin ne olduğu ve o cümlelerde ne demek istediği soruların içine

serpiştirilerek sorulmakta ve bu sorular tapelerin tam metni gös-

terilmeksizin yorum katılmak suretiyle şüpheliye yöneltilmekte,

bu yolla şüpheliden kendisi veya başkası aleyhine ikrar ve beyan

elde edilmeye çalışılmaktadır. Suç örgütü kapsamında yapılan so-

ruşturmalar sırasında alınan ifadelerde,

“Etkin pişmanlık”

başlıklı

TCK m.221 hatırlatılmak suretiyle şüpheliden ikrar ve beyanlar

elde edilmesi hedeflenmektedir. Oysa bumadde, sadece amaç suça

karışmayan örgüt kurucusu, yöneticisi veya üyesinin suç örgütü

suçlamasından kurtulmasına yönelik bir pişmanlık hükmü olup,

suç örgütü tarafından işlendiği iddia olunan amaç suçların sorum-

luluğunu kapsamamaktadır. Bu maddenin amaç suçlar yönün-

den kapsamının genişletilmesi, ancak

“suçta ve cezada kanunilik”

ilkesine uygun olarak yeni yasal düzenleme yapmakla mümkün

olabilir. TCK m.220’nin mevcut düzenlemesi dikkate alındığında,

şüphelinin amaç suç yönünden itirafta bulunması, ikrar ve beya-

nının

“etkin pişmanlık”

müessesesi çerçevesinde değerlendirilebil-

mesi mümkün değildir. Telefon dinlemenin hukuka uygun olması

şartıyla elde edilen bu tür itiraf, ikrar ve beyan, sanığa cezanın alt

hadden verilmesinin ve sanık lehine ceza hukuku müesseselerinin

uygulanmasının dayanağı olarak kullanılabilir.

Hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmiş olmak kaydıyla

bütün ispat vasıtalarının

“delil”

değeri vardır. Deliller; beyan, bel-

ge ve belirti (emare) olmak üzere üç türden oluşur

7

.

“Beyan”

olarak

7 Çalışmamızda delil türleri hakkında kısa açıklama yapmayı uygun gördük. Bu