Background Image
Previous Page  282 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 282 / 465 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2011 (97)

Ersan ŞEN

281

duğuna göre, en azından uygulanma imkanını savunma hakkı-

na en az zarar verecek şekilde daraltmak isabetli olacaktır. CMK

m.153/2’nin lafzına göre kısıtlama müdafiin, ya dosya içeriğini

incelemesine veya belgelerden örnek almasına getirilebilmekte,

buna dayanak olarak da soruşturmanın amacının tehlikeye dü-

şürülmesinin önlenmesi gösterilmektedir. Esasında hükümde

geçen

“veya”

ibaresi yerine

“ve”

kullanılması gerekirdi. Çünkü

bu kısıtlamaların her ikisinin birlikte uygulanmasının bir anlamı

bulunmaktadır. En azından dosyada mevcut belgelerden örnek

alınmasını serbest bırakıp da, dosyanın incelenmesini kısıtlama-

nın bir yararı yoktur. Çünkü dosyadaki belgelerden örnek alan

müdafi ve şüpheli, bu andan itibaren dosyayı da incelemiş sayı-

lacaktır. Bu sebeple, dosyanın incelenmesini mümkün kılan, fakat

dosyada mevcut belgelerden örnek alınmasını önlemeyen bir dü-

zenlemenin öngörülmesi yerinde olacaktır. Böylece, müdafi tara-

fından soruşturma dosyasının incelenebilmesinin önü açılacaktır.

Bu durumda savcılık makamı, ya soruşturma dosyasını inceleme

ve dosyadaki belgelerden örnek almayı kısıtlamayı birlikte tercih

edecek ya da soruşturma dosyasının tümünün veya bir kısmının

incelemeye açılmasını, ancak soruşturma dosyasının tümünden

veya bazı belgelerden örnek alınmasını engellenmesini talep ede-

bilecektir. Elbette savunma hakkını kısıtlamaya yönelik tüm bu

istisnai taleplerde, kısıtlama kararının dayanağı olarak

“soruştur-

manın amacını tehlikeye düşürme”

ön şartının var olduğunun somut

olarak ortaya konulması gerekmektedir.

CMK m.153/2 gereğince kısıtlılık kararı alınmış soruşturmalarda

en önemli sorunlardan birisi de, uygulanan koruma tedbiri karar-

ları ve bu kararların gerekçelerinin şüpheli ve müdafii tarafından

görülememesinde yaşanmaktadır. Koruma tedbiri talepleri, karar-

ları ve bu kararların uygulanmaları ile ilgili olarak şekil ve esas

bakımından hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi, şüpheli

ve sanık haklarının korunması açısından çok önemlidir. Uygula-

mada, bu kararlar ile uygulanan tedbirler sonucunda elde edilen

deliller şüpheli ve müdafiine gösterilmeksizin şüphelinin beyanı

alınmakta ve bu suretle tedbirler hukuka aykırı olarak tatbik edil-

miş olsa da, alınan beyanlardan hareketle mahkumiyet kararları

verilmektedir.