

TBB Dergisi 2011 (97)
Ersan ŞEN
287
Kanaatimizce, telefon dinlemelerinde elde edilen kayıtların tek
başına ispat kuvveti olamaz. Düşünce açıklama hürriyetinin kul-
lanımından ibaret telefon konuşmaları, tek başlarına somut olayın
meydana geldiğini veya sorumluluğun varlığını göstermeyeceği
gibi, somut ve inandırıcı delillerle desteklenmediğinde gayri cid-
di olarak da kabul edilebilir. Ayrıca, şüpheli ve sanığın ifade ve
sorguda beyanının alınması öncesinde hangi haklara sahip oldu-
ğu bildirilmekte ve bu konuda
“İfade ve sorgunun tarzı”
başlıklı
CMK m.147’de gösterilen usul uygulanmaktadır. Ancak bu halde,
şüpheli ve sanıktan elde edilen beyan ve ikrarın delil değeri ola-
bilmektedir. İfade ve sorgunun CMK m.147’de gösterilen şekilde
yapılmamış olması bir
“yasak usul”
sayılmalı, gerek bu beyanlar
ve gerekse bu beyanlar vasıtasıyla elde edilen deliller hukuka ay-
kırı kabul edilmelidir (Anayasa m.38/6, CMK m.148, m.206/2-a,
m.217/2). İfade ve sorguda bu şekilde sıkı bir usule bağlılık olup
da, ancak bu yolla elde edilen beyan ve ikrarlara tek başına delil
değeri verilirken, telefonu gizlice dinlenip de kendisine her hangi
bir hakkı bildirilmeyen kişiden elde edilen konuşma kayıtlarına
tek başına delil değeri vermek kesinlikle kabul edilemez ve huku-
ki dayanakla da açıklanamaz.
İddia eden iddiasını ispatla yükümlü olduğu halde, bu iddiaları
ve koruma tedbiri uygulanmasını gerektiren somut delili ortaya
koyamamaktadır. Şüphelinin ise, suçlama ile ilgili delilleri bilme-
den savunma yapması mümkün değildir. Bu husus, İnsan Hakları
Avrupa Sözleşmesi m.5 ve 6’da düzenlenen kişi özgürlüğü ve gü-
venliği ile dürüst yargılanma haklarını ihlal edici nitelikte olup,
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de 30.03.1989 gün ve 10444/83
başvuru numaralı Lamy/Belçika kararı ile bu konuya değinmiştir.
Savunma hakkını ihlal edici bu gibi durumlarda suçlamalar cid-
di ise, en doğrusu şüphelinin susma hakkını kullanmak suretiyle
savunma yapmasıdır. Çünkü neticede, delilleri görmeden yapılan
savunma şüpheli bakımından tehlikeli olduğu gibi, bu şekilde sa-
vunma hakkı ihlal edilmekte ve basmakalıp sözlerle şablon şek-
linde hazırlanan tutuklama kararlarının verildiği görülmektedir.
Oysa tutuklama, tutuklama talebinin reddi, tahliye, tutuklamaya
itirazın reddi veya kabulü kararlarının tümü somut gerekçelere
dayalı olarak verilmelidir.