

Ceza Yargılaması Süreci
296
resi hesabının hapis cezasının infazı sonrasına bırakıldığı ve tutuk-
lama tedbirinin
“ceza”
gibi değerlendirildiği görülmektedir. Oysa
tutuklama bir ceza yargılaması tedbiri olarak düzenlendiğinden,
şüpheli ve sanık olarak yargılanan kişinin tüm bu aşamalarda tu-
tuklu geçirdiği süre CMK m.102’ye göre dikkate alınmalıdır. Ana-
yasa ve kanunlarımızın hiçbir hükmünde, tutuklama tedbirinin
bir ceza infazı olarak değerlendirilmesi gerektiği, tutuklama süresi
hesabının hapis cezası mahkumiyeti infazından sonraya bırakıla-
bileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu tür uygulamalar
yanlış olup, otoriter bir anlayışın bakış açısını yansıtmanın yanın-
da, tutuklama tedbirini yargılama tedbirinden öte kullanılmasına
da kapı açmaktadır.
17- İddianamenin kabulü ile başlayan kamu davası sürecinde herkes,
iddianamenin okunup, sanık sorgusunun yapılarak, iddianame
ekinde sunulan delillerin değerlendirileceğini, iddia ve savunma
taraflarının beyanlarının alınması ile birlikte mahkeme tarafından
bir karara varılacağını, tüm bunların CMK m.190/1 uyarınca bir-
kaç duruşmada tamamlanacağını, bu kararı hukuka aykırı bulan
tarafın temyiz kanun yoluna başvuracağını, tüm bu sürecin çok
hızlı işleyeceğini, gerçeğe ve adalete gecikme olmaksızın makul
sürede ulaşılacağını düşünebilir. Ancak uygulama bu şekilde ce-
reyan etmemektedir.
18- Kovuşturmada
“sözlülük ilkesi”
ne uyulmadığı, dilekçe verilmek
suretiyle yazılı yolun takip edildiği, bu yöntemi izlemenin yan-
lış olduğu, özellikle savunma tarafının beyanlarının kısmi olarak
duruşma tutanağına geçirildiği, duruşmada söylenen tüm sözle-
rin yazılı belge olarak delil niteliği taşıyan duruşma tutanağına
kaydedilmediği, duruşmalarda steno usulünün tatbik edilmemesi
sebebiyle tutanakların eksik düzenlendiği, karar duruşmasında
savunma tarafı dışarı çıkarılmak suretiyle sonuca varılıp, sadece
yazılan kısa karardan çıkarılan kopyaların savunma tarafına ve-
rildiği ve usule uygun tefhimin yapılmadığı görülmektedir. Tüm
bunlar, kovuşturma aşamasında geçerli olan dürüst yargılanma
hakkının zedelenmesine yol açmaktadır.
19- Sanık sayısının çok olduğu ve tutuklu sanığın bulunduğu dava-
larda, tüm kovuşturma süreci tahliye talepleri ile geçmekte, tüm