Background Image
Previous Page  421 / 465 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 421 / 465 Next Page
Page Background

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

420

58. Hükümet, her ne kadar değerlendirmelerinde takibat riskinin zayıf

olduğunu göstermeye çalışsa da, süregelen bir riskin varlığını inkâr

etmemiştir. Bu değerlendirme, tamamen cumhuriyet savcıları ve/

veya Adalet Bakanlığı’nın 301’inci madde kapsamındaki takibatlar

konusundaki uygulamaları ve takdirlerine bağlıdır. 301’inci mad-

dede Mayıs 2008’de yapılan değişikliğe rağmen, halen Ermeni

“soy-

kırımını”

ileri sürenler hakkındaki hukuki takibatlar hafiflememiş-

tir. Ermeni katliamının bu şekilde nitelendirilmesini yasaklamak

konusundaki Hükümet politikasında maddi bir değişiklik yoktur

ve bu yönde belirli bir gelecek de kestirilememektedir.

59. Başvurucu, Mahkeme’nin özellikle

Campbell and Cosans v. Birle-

şik Krallık

(25 Şubat 1982, Series A no. 48),

Times Newspapers Ltd

v. Birleşik Krallık

(nos. 1 and 2)

, (nos. 3002/03 ve 23676/03, ECHR

2009‑...),

Marckx v. Belçika

(13 June 1979, § 330, Series A no. 31),

Norris v. İrlanda

(26 Ekim 1988, Series A no. 142),

Bowman v. Bir-

leşik Krallık

(no. 24839/94,

Reports of Judgments and Decisions

1998-

I) davalarındaki kararlarına dayanarak, doğrudan etki doğurma

riski taşıması halinde madde 34’ün bireylere, haklarını ihlal eden

ve uygulanmalarında tikel bir önlem bulunmayan bir yasaya kar-

şı başvuru hakkı tanıdığını ileri sürmüştür. Başvurucu, adı geçen

davalardaki ihlal kararının, potansiyel bir gelecekteki ihlale değil,

başvuru zamanında var olan duruma dayandığına dikkat çekmiş-

tir. Her bir davada, iç hukuk hükümlerinin varlıkları dahi başvu-

rucuları doğrudan etkilemiş ve bundan dolayı başvurucuların ifa-

de özgürlüğü ile özel yaşam haklarını ihlal etmiştir.

(b)  Hükümet

60. Hükümet, başvurucunun mağdur niteliği bulunmadığı için, baş-

vurusunun

actio popularis

anlamına geldiğini, başvurucunun hak-

larına yönelik Sözleşme’nin 10’uncu maddesi kapsamında bir mü-

dahale olmadığını öne sürmüştür.

61. Öncelikle karşı çıkılan yasa hükmünün, yani Ceza Kanunu’nun

301’inci maddesinin, başvurucuya hiçbir zaman uygulanmadığı-

nı kaydetmişlerdir. İkinci olarak, söz konusu dava kamu savcısı

tarafından değil, bir kişinin suç duyurusunun sonucunda başla-

mıştır. Üçüncü olarak, söz konusu takibat, kesin takipsizlik kararı

ile sonlandırılmıştır. Dördüncü olarak, adı geçen kararda da baş-