

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları
426
mediği yönündedir. Hükümet’in sağladığı istatistiksal bilgilerden,
hala Cumhuriyet savcıları tarafından 301’inci madde kapsamın-
da açılmış önemli sayıda soruşturmanın bulunduğu ve Adalet
Bakanlığı’nın çok sayıda vakada soruşturma izni verdiği görül-
mektedir: Hükümet’in görüşüne göre Adalet Bakanlığı, 8 Mayıs
2008 ile 30 Ekim 2009 arasında, 301’inci madde kapsamında ce-
zai takibata başlamak için 1,025 defa izin talebi almış ve 80 vaka-
da ön izin vermiştir. (Bütün taleplerin yaklaşık %8’i) Mahkeme,
Hükümet’in, Adalet Bakanlığı’nca izin verilen vakaların doğası
veya konusunu açıklamadığını kaydeder. Buna karşın, başvurucu
tarafından sağlanan istatistiksel bilgiler, Adalet Bakanlığı tarafın-
dan verilen ön-izin yüzdesinin daha yüksek olduğunu ve bu dava-
ların ifade özgürlüğü vakalarındaki gazetecilerin takibatına ilişkin
olduğunu göstermektedir. (Bkz. yukarıdaki 30‑33’üncü paragraf-
lar). Üstelik Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin kaydet-
tiği üzere, benzer Sözleşme ihlallerini önlemek adına, her davada
Adalet Bakanlığı’ndan ön-izin alınması sistemi, Sözleşme’nin ilgili
standartlarının Türk hukuk sistemi ve pratiği ile uyumunu sağla-
yacak kalıcı bir çözüm değildir. (Bkz. yukarıdaki 48’inci paragraf).
78. Adalet Bakanlığının 301’inci madde kapsamındaki cezai soruştur-
malarda bir ön denetim yapmasına ve madde, dikkate değer bir za-
man zarfı için bu tarz davalarda uygulanmamasına rağmen Mah-
keme, her halükarda, eğer örneğin mevcut hükümetin veya yeni
kurulacak bir hükümetin siyasi iradesinin değişmesi halinde, bu
maddenin gelecekte bu tarz vakalarda yeniden uygulanabileceğini
göz önünde bulundurur. (Bkz.,
mutatis mutandis
, yukarıda bahsedi-
len
Norris
, § 33). Bu nedenle, başvurucunun söz konusu hükümden
doğrudan etkilenme riskinin geçerli olduğu söylenebilir.
79. Diğer taraftan Mahkeme, 301’inci madde kapsamındaki kovuştur-
ma riskini değerlendirirken, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının dik-
kate alınmasının zorunluluk taşıdığını da gözlemler. Bu bağlamda
Mahkeme, özellikle
“Türk”
veya
“Türk milleti”
kavramlarının yo-
rumu ile ilgili olarak
Dink
kararındaki (yukarıda bahsedilen, § 132)
eleştirilerini tekrarlar. Bu davada Mahkeme, Yargıtay’ın Ermeni
meselesindeki resmi tezi eleştiren herhangi bir görüşe yaptırım
uyguladığı sonucuna ulaşmıştır. Özellikle, devlet kurumları ta-
rafından reddedilen 1915 olaylarına dair soykırım iddiaların red-