

İzale-i Şuyu Davası ile Miras Ortaklığının Sona Ermesi Halinde Karşılaşılan KDV Yükü
112
yerine getirdikten sonra miras ortaklığı, ortakların anlaşması ile son
bulup mal ve haklar artık bireysel mülkiyete konu teşkil etmektedir.
Artık elbirliğiyle mülkiyete konu mal ve haklar olmayıp, veraset yo-
luyla intikal etmiş ve bireysel mülkiyete geçmiş olan mal ve haklar
mevcuttur. Bu aşmadan sonra veraset yoluyla mirasçılara intikal et-
miş olan mal ve haklar üzerinde, söz konusu bireysel mülkiyet sahip-
leri diledikleri tasarrufta bulunabilme hakkına sahiptirler. Şayet bu
şekilde anlaşarak, yani rızaen paylaştırılmış bireysel mülkiyete dahil
mal ve hakları, malikler elden çıkarırlar ise, GVK açısından vergi-
lendirilmesi gereken bir gelirden söz etmek mümkün olmamaktadır.
Diğer bir ifadeyle, söz konusu veraset yoluyla iktisap edilmiş men-
kul ve gayrimenkul mal ve hakların satışı, Gelir Vergisine tabi bir
kazanç doğurmamaktadır. Söz konusu elden çıkarma işlemi netice-
sinde elde edilen kazanç, GVK’da ifadesini bulan yedi gelir grubuna
dahil kazançlardan değildir
17
. Bu yönde çok sayıda Danıştay kararı
bulunmaktadır. Öyle ki pek çok Danıştay kararında veraset yoluy-
la intikal eden arsa üzerine bira inşa edilmesi suretiyle satılmasının
dahi GVK açısından vergilendirmeyi gerektiren bir kazanç olmadığı
belirtilmektedir
18
.
Oysa ki, miras ortakları miras ortaklığına dahil mal ve hakları
paylaşma konusunda anlaşmazlığa düşerlerse, yukarıda belirtildiği
üzere, TMK ortaklara mahkemeye başvurma imkanı sunmaktadır. Or-
taklar tarafından açılan izale-i şuyu davası neticesinde, mahkeme ön-
celikle mal ve hakların aynen paylaştırılması mümkün ise, ortakların
payları oranında aynî olarak paylaştırma yoluna gidecektir. Şayet bu
şekilde paylaştırma mümkün değil ise, TMK’nın 642. maddesinde be-
lirtildiği üzere, satış yoluyla elde edilen bedelin paylaşılmasına karar
verecektir. İşte bu noktada, miras ortakları, rızaen paylaştırılmış bir
Harçlar Kanununa ekli 4 sayılı listede yayımlandığı üzere, terekeye dahil taşın-
maz malların kanunî ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak
taksiminde kayıtlı değer üzerinden binde 19,8 oranında tapu ve kadastro harcı
alınmaktadır.
17
Aynı yönde görüş için bkz. Mehmet Maç ve Tarık Jamali, Veraset, Hibe ve Ölüm-
Kısım IV (Mirasçıların Kendilerine Ait Vergi Yükümlülükleri), BDO Yayınları,
s.28.
18
Danıştay Üçüncü Dairesi’nin K.2001/584, E.1999/3352, T.20.02.2001 Kararı,
Yine Danıştay Üçüncü Dairesi’nin bir kararında da
“veraseten intikal eden arsanın
üzerine mirasçılardan biri tarafından bina inşaası suretiyle değerlendirilmesinin arızi ka�
zanç olarak sayılamayacağı”
belirtilmektedir (K.1992/3391, E.1991/4,T.17/11/1992).