

TBB Dergisi 2012 (98)
Kemal GÖZLER / Gürsel KAPLAN
21
zenlemesidir. İkinci paragraf ise bu 643 sayılı KHK ile getirilmiştir. 643
sayılı KHK ile getirilen bu düzenlemeden önce maddenin ikinci parag-
rafında
“devlet bakanları”
ile ilgili düzenleme yer almakta iken 643 sayılı
KHK ile
“devlet bakanı”
görevlendirilmesi yolundaki yasal düzenleme
yürürlükten kaldırılarak onun yerine başbakan yardımcılığına ilişkin
yukarıdaki düzenleme getirildiği halde, başbakan yardımcılığına iliş-
kin olarak önceki yasal düzenlemelerden kalan hükümler de korundu-
ğu için böyle bir hukuki garabet ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Örnek 2.-
Nihayet bir diğer
“garip
” durumda 3056 sayılı Kanun’un
23’üncü maddesinde yer alan düzenlemedir. Buna göre,
“Başbakanlıkta ve Devlet bakanlıklarında özel ve öncelik taşıyan konu�
larda, Başbakan veya Devlet bakanlarına yardımcı olmak üzere ençok seksen�
beş Başbakanlık Müşaviri görevlendirilebilir.
(Ek cümle: 29/6/2011-KHK-
644/37 md.)
Bu kadroya atananların varsa emeklilik veya yaşlılık aylıkları
kesilmez.”.
Görüleceği üzere, düzenlemede hâlâ devlet bakanlarından söz
edilmektedir. Oysa 3046 sayılı Kanunun 643 sayılı KHK ile değişik
4’üncü maddesinin yeni halinde devlet bakanlarının yerini artık baş-
bakan yardımcıları almış bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle,
“devlet
bakanı”
şeklinde bir statü artık hukukumuzda yoktur. Buna rağmen
adeta devlet bakanlarının varlığı devam ediyormuş gibi maddedeki
düzenleme korunmuştur. Üstelik 643 sayılı KHK’den sonra çıkarılan
KHK’ler ile dahi aynı yanlış sürdürülmüştür.
Ele aldığımız hukuksal sorunla ilgili bütün bu yasal düzenlemeler,
en hafif tabiriyle, ülkemizde mevzuat düzenleme konusunun hangi se-
viyelere kadar gerilere gittiğini göstermektedir.
Örnek 3.-
12 Ocak 2011 tarih ve 6100 sayılı yeni Hukuk Muha-
kemeleri Kanunu’nun
“Ölüm veya vücut bütünlüğünün yitirilmesinden
doğan zararların tazmini davalarında görev”
başlıklı 3’üncü maddesinde
şöyle denilmektedir: