

Ceza Muhakemesinde “Beraat” Hükmü Verilen Haller
354
manın da saldırı ile orantılı olması şartıyla, meşru savunma hali, fail
hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu m. 223/2-d hükmü gereği beraat
kararı verilmesini gerektirir hal yaratır
32
.
Yargıtay çeşitli kararlarında savunmanın orantılı olması kararını
aramış ve orantısız savunmalarda meşru savunmadan söz edilemeye-
ceğini belirtmiştir
33
. Ancak Yargıtay bir kararında
“silahsız da olsa sal�
dırgan kişilikleri oldukları anlaşılan maktullerin yoğun saldırısı yasal savun�
ma hakkı doğurur”
diyerek, savunmanın orantılı olması şartıyla ilgili
farklı bir karar vermiştir
34
.
de mahkumiyet hükmü tesisi…”
, Yarg. 1. CD. 13.02.2002, E.2001/4811, K.2002/500,
www.kazanci.com(Erişim Tarihi:.20.10.2010).
32
“Yasal savunma; bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen haksız bir saldırıyı
uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu bir tepkidir. Hukuka uygunluk nedenlerinden bi�
rini oluşturan yasal savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırıp, eylemi hukukun meşru
saydığı bir fiil haline getirmektedir. Çünkü, hukuk düzeni hakkın ve haklının saldırıya
uğramasına izin vermez”
, YCGK, 15.02.2000, 1-22/27, (Ali, Parlar/Muzaffer, Hati-
poğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, Ankara Şubat 2007, s. 258.)
33
“…Saldırıya uğrayan hak ile savunma arasında denge aranmalıdır. Kendisini bir sopa
ile döven kimseyi tabancasını ateşleyerek öldüren failin davranışı arasında dengenin bu�
lunduğundan söylenemez. Bu denge saldırı ve savunmada kullanılan araçlar bakımından
aranmalıysa da, bunu araçların özdeşliği biçiminde anlamamak gerekir. Bu itibarla sal�
dırganın kullandığından daha etkili bir aracı, saldırıyı önleyecek biçimde kullanmış olan
failin, denge (nispet) koşuluna aykırı davrandığı söylenemez. O halde, yasal savunma;
failin ağır ve haksız bir saldırıyı kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak amacıyla
gösterdiği zorunlu tepkidir”
YCGK. 06.02.1995, E. 1994/1-341, K. 1995/6;
www.ka-
zanci.com , (Erişim Tarihi:02.11.2010).
34
“Olay günü mesai sonu, arkadaşı Ramazan A. ile karşılaşan sanığın, adı geçen kişi ile
Avcılar’da bulunan Seyisoğlu adı ile bilinen lokantaya gittiği, bir masaya oturup sipariş
verdikleri, daha önce bu lokantaya gelmiş maktül ve arkadaşlarının bir başka masada otur�
dukları sırada, maktüllerden Kemal K.’nın ses sanatkârından mikrofonu alarak Kürtçe
şarkı söylediği, şarkının bitiminden sonra bir ara Kemal K.’nın sanığın masasına gide�
rek, sanığın da mensubu bulunduğu Emniyet Teşkilatına küfrettiği ve hakaretamiz sözler
sarfettiği, sanığın hadise çıkmaması için maktüllerin masasında oturan Hüseyin C.’den,
Kemal K.’yı almasını rica ettiği, müşterilerin de araya girip doğan tatsız havayı yatıştır�
mak istediği sırada, maktül Ali Haydar A.’nın bıçakla sanığın masasına yürüdüğü, diğer
maktül Kemal K’nın da sandalye ile sanığa vurup, onu yere düşürdüğü, kalkmak isterken
darbelerin devam etmesi sonucu silahı ile ateş etmeye başladığı, önce sandalye ile vurmak�
ta olan maktül Kemal’e, ateş edip kaçmak isterken, diğer maktülün de sandalye ile üzerine
gelmekte olduğunu görünce ateş edip onu da öldürdüğünün” kabul edilmesi; maktüller ve
arkadaşlarının dosya içeriğinden açıklıkla anlaşılan saldırgan kişilikleri, sanığın birden
çok kişinin aynı anda bıçaklı ve sandalyeli saldırısına muhatap olması, uğradığı saldırının
yoğunluğu karşısında hedef seçerek ateş ettiğinin kesinlikle belirlenememesi, ateş etmeye
başlamasına rağmen maktüllerin saldırılarına devam ettiğini görünce ardı ardına ateş et�
mesinin doğal karşılanması gerektiği gözönünde tutulduğunda, sanığın yasal savunma
şartları içinde hareket ettiği ve savunmada aşırılığa kaçmadığının kabulünde zorunluluk
bulun…”
, Yargıtay 1. CD., 23.12.1992, 2807/2966, (Vural, Savaş/Sadık, Mollamah-
mutoğlu, Türk Ceza Kanununun Yorumu, Ankara 1999, s. 946).