

261
sağlayan bir kanun tasarısı taslağının Adalet Bakanlığı tarafından ha-
zırlanarak görüşe sunulması ise yasama açısından olumlu bir gelişme
olarak değerlendirilebilir.
Anayasa Mahkemesi’ne daha önce verilen aynı konuya ilişkin
29.9.1998 günlü, E: 1997/61, K: 1998/59 sayılı kararın karşıoy gerekçe-
sinde de belirtildiği gibi; cinsiyete dayalı ayırımları yasaklayan “farklı
cinslerin eşit haklara sahip olması” ilkesinin sözleşmelerle uluslararası
alana taşınarak ortak idealler haline dönüştürülmesi, bu ilkenin ulusal
düzenlemelere yansıtılmasında itici bir güç oluşturması bakımından
büyük önem taşımaktadır.
Anayasa’nın başlangıcı ile 174. maddesinde dile getirilen çağdaş
uygarlık düzeyine ulaşma amacı bu uygarlığın hukuk alanına yansı-
ması olan hak ve özgürlüklerle ilgili uluslararası belgelerin, Anayasa
kurallarıyla birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bu anlayış içinde bakıldığında, yalnız kadın yönünden zorlama
getirdiği anlaşılan “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır.” biçi-
mindeki itiraz konusu kural, evlilik birliği içinde hak ve yükümlülük-
ler bakımından aynı hukuksal konumda bulunan taraflardan kocayı
kadın karşısında üstün duruma getirmektedir. Bu eşitsizliği kamu
düzeni kamu yararı gibi soyut kavramlarla açıklamak da olanaklı de-
ğildir. Çünkü bu tür gerekçelerin, ancak kamu düzenini bozan ya da
kamusal yararı zedeleyen somut olayların varlığı halinde geçerli olabi-
leceği açıktır. Evlenen kadının soyadı üzerindeki kişilik hakkının, kimi
olasılıklara veya varsayımlara dayanılarak sınırlandırılmasının, kadın-
erkek eşitliği konusunu önceki düzenlemelerden farklı olarak, kadın
lehine pozitif ayrımcılığa izin veren bir noktaya taşıyan Anayasa’nın
10. maddesi ile uyum içinde olduğu ileri sürülemez.
1976 tarihli Alman Evlilik ve Aile Hukuku Yasası’ndaki eşlerin
ortak bir soyadı kullanacağı, aile soyadı olarak karının ya da kocanın
soyadının seçilebileceği, eğer eşler bir karara varamazlarsa, kocanın so-
yadının ailenin soyadı olarak kabul edileceğine ilişkin kuralı inceleyen
Alman Anayasa Mahkemesi 5.3.1991 günlü kararıyla kocanın soyadı-
nın, ikincil aile adı olarak seçilmesini Anayasa’ya aykırı bulmuştur.
İptal kararının gerekçesinde şu görüşlere yer verilmiştir: “… bir ilişki-
nin geleneksel yapısı, eşitsizliği haklı kılamaz. Eğer mevcut toplumsal
gerçeklik veri olarak ele alınırsa, anayasal bir emir olan farklı cinslerin
eşit haklara sahip olmaları ilkesinin gerçekleştirilmesi işlevini kaybe-