

266
değiştirilmemesinin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını ileri süren
AİHM, söz konusu farklı muamelenin başvuranın talebi doğrultusun-
da 14. maddeyle birlikte düşünüldüğünde Sözleşme’nin 8. maddesine
aykırı olduğuna karar vermiştir.
AİHM kararı gereğince, başvuran da dahil olmak üzere evli eş-
lerin kendi soyadlarını kullanabilme veya soyadı (aile adı) seçiminde
eşit haklara sahip olmalarını sağlamaya yönelik yükümlülüklerin ye-
rine getirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması Türkiye devletine bı-
rakılmıştır. AİHM başvurana ayrıca bir manevi tazminat verilmesini
uygun görmemiştir.
AHİM kararının açıklanmasının ardından, “eşlere ortak soyadı
seçme hakkı veren” ve kadına evlendikten sonra sadece kendi soya-
dını taşıma hakkı veren” kanun teklifleri TBMM’ne verilmişse de, bu
kanun teklifleri henüz gündeme alınmamıştır.
Değişiklik Önerisi
Türk hukukunda halen yürürlükte olan “Kadının Soyadı”na iliş-
kin kurallar (MK. 187 ve 173. md.ler), soyadının hukuki niteliği ve iş-
levi göz önünde tutulduğunda kadınlara karşı ayrımcılık oluşturmaya
devam etmektedir. Bilindiği gibi, soyadı bir kimsenin kimliğinin ayrıl-
maz bir parçasıdır, dolayısıyla kadının soyadı da kadının kimliğinin
ayrılmaz bir parçasıdır. Evlenince ve boşanınca sadece kadının soya-
dını değiştirmek zorunda kalması, günümüzde ortaya çıkan ihtiyaca
ve çağdaş hukuk kurallarına aykırı düşmektedir. Medeni Kanun’un
kadının soyadıyla ilgili kuralları Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve
AİHM kararı doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gereklidir.
Medeni Kanun’da yer alan “Kadının Soyadı”na ilişkin kurallar,
Anayasa’nın aşağıdaki hükümlerine aykırıdır:
• 2001 tarihinde Anayasa’nın 41. maddesinde yapılan değişiklikle
kabul edilen
ailede “eşlerarası eşitliği” öngören
hükmüne;
• 2010 değişikliği gözönünde tutulduğunda, Anayasa’nın “kanun
önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10. maddesinin “
Kadınlar ve erkek-
ler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçirilmesini sağla-
makla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı
olarak yorumlanamaz
.
”
hükmüne;