Background Image
Previous Page  394 / 521 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 394 / 521 Next Page
Page Background

393

Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal

kabul edilir(TMK m. 222/3). İddia, savunma ve toplanan delillerle ya-

pılan yargılama sonucu;

a) Mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olan davalıya ait edi-

nilmiş mallar bulunacak,

b) Şayet mevcut ise (ileri sürülüp kanıtlandı ise) “eklenecek de-

ğerler” (TMK m. 229) bulunup bunların değerleri edinilmiş mallara

eklenecek,

c) Şayet mevcut ise (ileri sürülmüş ve kanıtlanmış ise) “denkleştir-

me” işlemi TMK m. 230) yapılarak edinilmiş mal hesabına dahil edi-

lecek,

d) Sonuçta davalı eşe ait bulunan edinilmiş malların toplam de-

ğerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkartıldıktan sonra kalan miktar

“artık değer” olarak bulunacaktır. Her eş veya mirasçıları, diğer eşe

ait ‘’artık değer‘’in yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Zina veya hayata

kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki

pay oranını hakkaniyete uygun olarak azaltabilecek veya kaldırabile-

cektir ( TMK m. 236 / 2 ).

Mal rejimi ile ilgili bazı eserlerde (makale, kitap vd. ), bilirkişi

raporlarında “artık değere katılma alacağı” hesabı ile ilgili bazı for-

müllere yer verildiği, yasada gösterilen tertip ve sıra ile hesaplamanın

yapıldığı hatta davalının da alacağının tespit edilip TMK 236. madde

hükmüne dayanılarak takas işlemine yer verildiği görülmektedir. Mal

rejiminin tasfiyesine yönelik davalarla ilgili Yargıtay kararları incelen-

diğinde; ülkemizdeki uygulama açısından göz önünde bulundurul-

ması gereken başlıca önemli hususlar şunlardır:

a) 01. 01. 2002 tarihinden önce edinilen bir mala katkıda bulunul-

duğu iddiası ile açılan “katkı payı alacağı” davası ile 01. 01. 2002 tari-

hinden sonra edinilen bir mala katkıda bulunulduğu iddiası ile açılan

“değer artış payı alacağı” davaları ve bu davalardaki hesaplama yön-

temi birbirinden farklıdır.

b) Artık değere katılma alacağına yönelik her davada “eklenecek

değerler” (TMK m. 229) ve “denkleştirme” (TMK m. 230), mahkeme

tarafından kendiliğinden dikkate alınıp uygulanamaz. Bu konuda ta-

rafların bu yönde bir taleplerinin bulunması ve bununda kanıtlanması