

TBB Dergisi 2012 (99)
Gerçek Şahin YÜCEL
43
olduğunda; bundan böyle Avrupa Birliği’nin icrasıyla, onun münhasır
yetkisinde olduğu fikri, gerekçeli kararda yer aldı.
Çok açıktır ki, Mahkeme tarafından ortaya koyulan çözüm, ulu-
sal yargıcın rolü üzerinde bir tesir bırakmıştı. Kendisini, AB hukuku-
nun türdeş ve etkili tatbikinde bir aracı haline getiren klasik bir içtiha-
da uygun olarak, ondan” 2008/115 yönergesi hülasasına aykırı düşen
286/1998 numaralı hukuksal kararname her türlü hüküm, bilhassa da
bu kararnamenin
20
madde 14, üçüncü fıkrasını tatbik dışı bırakması”
talep edildi. Temyiz yargı dairesi bu şekilde hareket ederek, üye devlet-
lerde ortak anayasal geleneklerin
21
bir parçası olan, daha hafif cezanın
geriye dönük uygulanması ilkesini, gereğince hesaba katmak zorunda
kalacaktır.
Yargı kararı dolaylı olarak devletleri; aykırı ulusal standartları yü-
rürlükten kaldırarak ve yönergenin hedeflerini takip etmeye olanak ve-
ren hükümler yayınlayarak; geri dönüş yönergesi nin doğru aktarımına
girişmeye de davet etmektedir.
Genel anlamda bakıldığında,
El Dridi
yargı kararı muğlaklıktan ma-
sun değildir. Resmi düzlemde, açık ve eğitsel gibi görünüyor. Ancak
gerekçelendirmesi ve cezai konuda devletlerin yetkilerini çok fazla kol-
laması ile de hayal kırıklığı yaratıyor.
Özet olarak, Mahkeme tarafından yapılan yorumlar yine de tatmin
edici gibi duruyordu: kural dışı durumdaki yabancıların temel hakla-
rını korumaya ve devletlerin güvenlik heyulalarını bir parça da olsa
dizginlemeye katkıda bulunuyordu. Ancak sulh mahkemesi gerçekten
de temel hakların koruyucusu olarak algılanabilir miydi? Son tahlilde,
yönerge ile geliştirilen geri dönüş politikasının etkinliği hakkında kendi
çözümünü haklı göstermiyor ve önünde sonunda aynen devletlerinki-
ler denli baskıcı bir yaklaşımı savunmuyor muydu?
za etmektedir. Bkz. karar husus 33:
“Her ne kadar bu madde 4’ün 3. cü paragrafı üye
devletlere, kurallara aykırı ikamet eden üçüncü ülke uyrukları için; onunla uyumlu olduk-
ları sürece; 2008/115 yönergesinden daha elverişli hükümleri benimseme veya sürdürme
yetkisi ihsan ediyorsa da; bununla birlikte, bu yönerge sözü edilen devletlerin düzenlemek-
te oldukları alanda daha sert standartları tatbik etmesine cevaz vermemektedir“.
20
ATAD, 9 Mart 1978, dava106/77, Simmenthal.-ATAD, 22 Mayıs 2003, dava
C-462/99, Connect Avusturya. – ABAD, 22 Haziran 2010, dava C-188/10 ve
C-189/10, Meldi mel ve Abdalı
21
ATAD,3 Mayıs 2005, adli davalar C-387/02,C-391/02 ve C-403/02, Berlusconi ve
a. - ATAD, 11 Mart 2008, dava C-420/06, Jager.