

Motorlu Araç İşletenin Sorumluluktan Kurtulması
350
İşleten, kazadan kısa bir süre önce aracın trafik muayenesini
13
veya
serviste bakım ve onarımını yaptırdığını ispat etmiş olsa bile sorumlu-
luğu devam eder.
“…Olayımızda olduğu gibi, davalı, belediyeye ait aracın olaydan
2 gün önce tamir edilmiş ve bakıma sokulmuş olması da sonucu etki-
lemeyecektir. Çünkü umulmayan haller, Trafik Kanunu’nun 50. mad-
desi hükmünce sorumluluğu ortadan kaldıran nedenlerden sayılma-
mıştır. Kaldı ki olayda davacıların hiç kusuru yoktur. Bu bakımdan
davacı belediye hakkındaki davanın reddi anılan ilkelere aykırıdır
ve bu hüküm bu nedenle bozulmalıdır.…” (4. HD 20.01.1977 gün ve
1977/12395-568 E. K.)
C. KURTULUŞ KANITI GETİRMİŞ OLMASI
İşletenin sorumluluğunu omuzlarından atabilmesi için sadece ku-
sursuzluğunu ve araçtaki bozukluğun kazanın oluşumunda etkili ol-
madığını ispatlaması yeterli değildir. Ayrıca kurtuluş kanıtı getirerek
(mücbir sebep veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru)
illiyet bağının kesildiğini kanıtlaması gerekir. Buna göre:
C.a. Mücbir Sebep:
Mücbir sebep, zararla motorlu aracın işletilmesi arasındaki uygun
illiyet bağını keser. İşletenin, mücbir sebebe dayanarak sorumluluğu-
nu omuzlarından atabilmesi için KTK m.86 f.1 uyarınca, öncelikle ku-
sursuzluğunu ve araçtaki bozukluğun kazanın meydana gelmesinde
etkili olmadığını, ayrıca kurtuluş kanıtı getirerek, kazanın bir mücbir
sebepten ileri geldiğini ispatlamakla yükümlüdür.
Motorlu aracın işletme tehlikesi dışında gerçekleşen, öngörülmesi
ve kaçınılması imkân dâhilinde olmayan olağanüstü olaylara ‘mücbir
sebep’ adı verilir.
14
Tanımda geçen öngörülmezlik kavramından, ola-
yın kendisinin değil sonucunun hesaba katılamaması anlaşılmalıdır.
Kaçınılmazlıksa, bilim ve teknolojinin sunduğu bütün imkânlardan
yararlanılsa ve her türlü özen gösterilse dahi hiç kimsenin, mutlak su-
rette kazanın meydana gelmesinin önüne geçemeyecek olmasıdır.
13
Bolatoğlu, sh.187.
14
Nomer, sh.75-76; Adal, sh.102; Çeliktaş, sh.90; Tandoğan, İsviçre, sh.214; Gürsoy,
sh.46; Kılıçoğlu, sh.289; Yılmaz, sh.101.