

Yargıtay Kararları
450
Şu halde, kendisine zorunlu müdafi atandığının sanığa bildirilme-
diği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da sanığın
bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durum-
larda hükmün müdafi yanında sanığın kendisine de tebliğinin adil
yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir. Özellikle
vurgulamak gerekirse, bu durum Tebligat Hukuku ile değil, münha-
sıran vazgeçilemez ve göz ardı edilemez nitelikteki savunma hakkı ve
daha geniş anlamda da adil yargılanma hakkı ile ilgilidir. Bu nedenle,
çözümün tebligata ilişkin hükümler yerine, savunma hakkına ilişkin
düzenlemelerde aranması gerekir.
Kendisine zorunlu müdafi atandığının sanığa bildirilmiş ve sa-
nığın da buna ses çıkarmamış olduğu durumlarda; zorunlu müdafie
yapılan tefhim veya tebliğ işlemlerinin aynen vekaletnameli müdafide
olduğu gibi geçerli olacağı ve gerek tefhime, gerekse tebliğe bağlı olan
sürelerin işlemeye başlayacağı hususunda duraksama yaşanmamakta-
dır. Böyle durumlarda Tebligat Yasasının 11. maddesi uyarınca işlem
yapılması gerekeceğinden, tebligat asile değil müdafie yapılmalıdır.
Aksi halde, zorunlu müdafiliğe yasanın arzu etmediği anlamda simge-
sel bir anlam yüklenmiş olur ki, bu kabul birçok karmaşayı da birlikte
getirecektir.
Konuya bu açıklamalar ışığında bakıldığında şu sonuçlara varıl-
maktadır:
1- Zorunlu müdafi atamasının yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte
bulunan usul hükümlerine göre tayin edilmiş zorunlu müdafie yapı-
lan tefhim ve tebliğ, aynen vekaletnameli müdafie yapıldığında oldu-
ğu gibi hukuki sonuç doğurur. Ancak; bunun ön şartı, kendisine bir
zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edilmiş olmasıdır.
2- Kendisine zorunlu müdafi atandığından haberdar olan sanık
buna itiraz etmezse, zorunlu müdafiin yapmış olduğu ve kendisinin
açıkça karşı çıkmadığı tüm tasarrufların sonuçlarına katlanmak duru-
mundadır.
3- Kendisine zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edil-
mediği durumlarda ise; zorunlu müdafie yapılmış bulunan tefhim ve
tebliğ kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmaz.