

Yargıtay Kararları
448
5271 sayılı CYY’nın 150. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkraları birlikte de-
ğerlendirildiğinde, gerek sanığın mahkemeden talep etmesi ile atanan
müdafi ile zorunlu olarak atanan müdafi arasında; gerekse aynı Ya-
sanın 2. maddesindeki tanıma bakıldığında, Ceza Yargılaması Yasası
anlamında zorunlu (veya istek üzerine atanan) müdafii ile vekaletna-
meli müdafi arasında her hangi bir fark bulunmamaktadır. Bununla
birlikte, 5271 sayılı CYY’nda ve Avukatlık Yasası’nda, atanmış müda-
filikle ilgili ayrıntılı bir düzenlemeye yer verilmemiş olup 5271 sayılı
CYY’nın 150/son madde ve fıkrası ile bu konudaki ayrıntılar çıkarıla-
cak yönetmeliğe bırakılmıştır.
Bu konuda çıkarılması öngörülen Ceza Muhakemesi Kanunu Ge-
reğinceMüdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödeme-
lerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik, görevlendirme tarihi olan
19.07.2005 tarihinden daha sonra, fakat hüküm tarihi olan 11.12.2007
tarihinden önce, 02.03.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yü-
rürlüğe girmiştir. Bu nedenle, zorunlu müdafi ataması hukuka uygun
olmakla birlikte, zorunlu müdafiin çalışma, görevinin sona ermesi, so-
rumluluğunun sınırları ve sanıklarla ilişkileri konusunda yönetmelik
hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Yönetmeliğin 5. maddesinin 3. fıkrasına göre, sanıklara çıkarılmış
bulunan duruşma davetiyesi “
tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde
müdafii bulunup bulunmadığını bildirmesi, bildirimde bulunmadığı takdirde
barodan bir müdafi görevlendirmesinin isteneceği …”
meşruhatını içerme-
lidir.
Zorunlu müdafiin atanmış ve sanığın bunu kabul etmiş ya da bu
atamaya karşı herhangi bir itirazda bulunmamış olduğu durumlarda;
vekaletnameli müdafie yapılan tefhim ve tebliğde olduğu gibi, zorunlu
müdafie yapılan tefhim ve tebliğin de kendisine bağlanan tüm hukuki
sonuçları doğuracağını kabul etmek gerekir. Başka bir deyişle, böyle
durumlarda asile ayrıca tebligat yapılmasına gerek olmayacaktır.
Dolayısıyla; somut olayda yönetmeliğin hüküm tarihinden önce
yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, sanıkların
“tebliğ tarihinden iti-
baren yedi gün içinde müdafilerinin bulunup bulunmadığını bildirmeleri,
bildirimde bulunmadıkları takdirde barodan bir müdafi görevlendirmesinin
isteneceği”
şerhini de içeren bir davetiye ile duruşmalara davet edilme-
miş olmaları Yönetmeliğe aykırıdır. Bu nedenle sanıkların kendilerine