Background Image
Previous Page  74 / 477 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74 / 477 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2012 (100)

Mine KAYA

73

C. MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali nedeniyle, kişinin şahıs var-

lığında (kişisel değerler) bir azalma söz konusu olduğu hallerde, rıza

dışı bu azalma (zarar), zarar verenin kusurlu, sözleşmeye(kötü ifa)

veya hukuka aykırı eylemi ile uygun illiyet bağı içerisinde bulun-

makta ise, bu azalmanın tazmini gerekir.

113

Türk Medeni Kanunu’nun

(TMK.) 25. maddesinde kişilik hakkına saldırı halinde manevi tazmi-

nat davası açılabileceği hüküm altına alınmıştır. TMK 24. ve 25. mad-

desinde manevî tazminat davası açılabilmesinin şartları düzenlenmiş

değildir. Dolayısıyla manevî tazminat davası açılabilmesi için Borçlar

Kanunu’ndaki genel normlara bakılacaktır. Kanunda maddi kişisel de-

ğerlere saldırıdan kaynaklanan manevi tazminatlar ile maddi nitelikte

olmayan kişisel değerlere yönelik saldırılardan kaynaklanan tazminat

davaları farklı maddelerde(BK. 47 ve 49) düzenlenmiştir. Sağlık kaybı,

ölüm veya bedensel bütünlüğün ihlalinde maddi kişisel değerler sal-

dırıya uğradığından manevî tazminatın özel olarak düzenlediği BK 47.

(TBK. 56) maddesindeki şartlar aranacaktır.

114

Manevi tazminatın hukukî niteliği ve işlevi doktrinde tartışmalı-

dır. Bir görüşe göre manevi tazminat cezalandırıcı ve önleyici nitelik

taşır. Ceza görüşü olarak adlandırılan bu görüş taraftarlarına göre

115

manevî tazminat adı altında ödenen para ile zarar veren zarar gören

lehine cezalandırılmakta; zarar görenin intikam duygusu tatmin edil-

mektedir. Bu görüşe yönelik en büyük eleştiri, manevî tazminat cezaî

nitelik taşısa, zarar verenin mutlaka kusurunun aranması gerektiği;

oysa sebep sorumluluğu hallerinde de manevî tazminata hükmedile-

bilmesidir.

116

Tatmin görüşü, manevî tazminatın; zarar görende meydana gelen

acı ve üzüntüleri dindirip azaltacak bir tatmin aracı olarak görür.

117

Manevi tazminat olarak ödenen para rahatlama ve tatmin fonksiyonu-

na sahiptir. Bu teori, ayırt etme gücünden yoksunlar ve tüzel kişilerin

tatmin duygusuna sahip olmadıkları gerçeğini izah edemez.

118

113

Eren, s.745 vd.; Aşçıoğlu, s.101.

114

Eren, s.754; Kılıçoğlu, s. Öztan, s.272; Oğuzman/Öz, s.640; Dural, s.155.

115

Dural, s.154.

116

Eren, s.750.

117

Oğuzman/Öz, s.641.

118

Eren, s.779-750.