

Gizli Tanık
130
gelişmeler ortaya koymuştur. Bu sebeple özellikle Aydınlanma Döne-
mi düşünürlerinin talepleri duruşmaların halka açık yapılması yönün-
de olmuştur. Halka açıklık ilkesi, muhakemenin halkın girebileceği
yerlerde yapılmasını ve muhakeme tutanaklarının halka açıklanabil-
mesini ifade etmektedir (Anayasa m. 141/1, İHEB m. 10, AİHS m. 6/1,
MvSHS m. 14/1). Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır (CMK m.
182/1) ancak duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı ya-
pılmasına genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli
kıldığı hallerde karar verilebilir (Anayasa m. 141/1, İHEB m. 10, AİHS
m. 6/1, MvSHS m. 14/1)
116
. Halka açıklık ilkesinin ihlâlinin ise mutlak
bozma sebebi sayılacağı belirtilmiştir (CMK m. 182 vd., 289/1-f)
117
.
Aleniyet ilkesinin kabul edilmesinin nedeni, herkesin
118
duruşma-
sının hukuka uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususunda bilgi sahibi
olmasını sağlamaktır. Böylelikle adil bir yargılamanın yapılıp yapıl-
116 Gerçekten de genel ahlak, kamu güvenliği, milli güvenlik, özel hayatın gizliliği,
yaş küçüklüğü gibi nedenlerle halka açıklığın sınırlandırılması olanaklıdır (CMK
m. 182/2, 3; 184-187; 47/2, 209/2). Ancak kural olarak (CMK m. 185’e göre ise,
sanık 18 yaşını doldurmamış ise, duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı otu-
rumda açıklanır) bu durumda dahi hüküm açık duruşmada açıklanacaktır (ÖZ-
BEK/ KANBUR/ DOĞAN/ BACAKSIZ/ TEPE, s.77). Aleniyet ilkesi demokratik
bir toplumun temel ilkelerinden biri olan adil yargılanmanın güvencesi için son
derece önemli olmakla beraber, sınırsız da değildir. Kamu yararının korunması,
mağdurun korunması, adaletin gerçekleşmesi küçüklerin menfaatleri, davaya ta-
raf olanların özel yaşamlarının korunması gibi gerekçelerle bazı özel hallerde gizli
yargılama yapılması zorunlu hale gelmektedir (İNCEOĞLU, s.353; TURGUT, s.74).
117 ÖZTÜRK/ TEZCAN/ ERDEM/ SIRMA/ SAYGILAR/ ALAN, s.133-134. Bir baş-
ka tanıma göre de halka açıklık, duruşmanın herkese açık olması ve hükmün de
açık duruşmada verilmesidir (TEZCAN/ ERDEM/ SANCAKDAR, s.338; TEZ-
CAN/ ERDEM/ SANCAKDAR/ ÖNOK, s.241).
118 Halka açıklık, kamunun açılmış olan dava konusunda bilgi alma hakkını da içer-
melidir. Bu anlamda halka açıklık basın özgürlüğü ile beraber ele alınmalıdır.
Buna göre, herkes bizatihi değilse de basın-yayın araçları ile davayı takip edebil-
melidir. Bu yönüyle “
adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma
salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler kulla-
nılamaz. Bu hüküm, adliye binası içerisinde ve dışındaki diğer adli işlemlerin icrasında da
uygulanır”
(CMK m. 183) şeklindeki hükmün halka açıklık ilkesine aykırı olmadığı
belirtilmektedir. Bu durumun haber alma hakkını ortadan kaldırmadığı vurgu-
lanmaktadır. Ayrıca, muhakemeye katılanların kişilik haklarının korunması, adil
yargılanma hakkı ile gerçeğin belli bir muhakeme düzeni içinde aranması gerek-
liliği de düzenlemenin gerekliliğini ortaya koyan sebepler olarak sıralanmaktadır
(ÖZBEK/ KANBUR/ DOĞAN/ BACAKSIZ/ TEPE, s.77-78). Duruşmanın açıklı-
ğı ilkesi karşısında ses ve görüntü alıcı aletlerin kullanılması yasağı hakkında ay-
rıntılı bilgi için bkz.
SOYER GÜLEÇ Sesim, “Ceza Yargılaması Hukukunda İnsan
Haklarının Bir Güvencesi Olarak “Halka Açıklık” İlkesi”, Ceza Hukuku Dergisi,
Yıl: 2, S. 5, Aralık 2007, s.90-95.