

TBB Dergisi 2012 (101)
Candide ŞENTÜRK / Tuğba BAYZİT
127
birinin
104
, bu anlamda silahların eşitliği açısından birtakım sorunlara
yol açacağı açıktır. Gizli tanık dinlenmesi halinde tanıkların kimlik bil-
gileri birçok olayda Cumhuriyet savcısı tarafından biliniyor olacak, fa-
kat tanığın güvenliğini sağlamak maksadıyla savunmadan gizlenecek-
tir. Tanığın kimliğinin gizlenmesi sebebiyle savunma tarafının sorduğu
soruların bir kısmının yanıtlanması talebi reddedilebilecektir
105
. Ayrıca
savunma, tanığı tanımadığından inandırıcılığını sorgulama ve çürüt-
me olanağından yoksun olacaktır. Tüm bu sayılan olumsuzlukların ilk
bakışta silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğu söylenmektedir. Ancak
burada tanığın özgürlük ve güvenlik hakkı ve suçla mücadele edilerek
kamu düzeninin sağlanması ve sanık haklarının çatıştığı görülmekte-
dir
106
. Burada, tanık ve kamuoyunun menfaati ile sanığın menfaatini
en uygun şekilde bir araya getiren usulün, yine de tanığın kimlik bilgi-
lerinin savunma tarafından gizlenerek dinlenmesi, buna karşılık sanık
açısından bazı ek güvencelerin sağlanması olduğu belirtilmektedir
107
.
Gerçekten de, bir kişinin sırf tanıklık yapmış olması sebebiyle ken-
disine veya yakınlarına karşı bizzat sanık veya tanıdıkları tarafından
104 Tanıkların güvenli bir şekilde tanıklık yapmalarını ve tanıklık yaptıktan sonra
herhangi bir tehlike ile karşılaşmadan hayatlarını devam ettirebilmelerini sağla-
yacak birçok koruma tedbiri vardır. Bunların neredeyse tamamı kolluk güçleri
tarafından uygulanacak tedbirlerdir. Tanıkların bu tedbirler uygulanarak korun-
ması olanaklı ise de, çoğu zaman bu tedbirler tanıklar için katlanılması son derece
zor sonuçlar doğuracaktır. Tanığı, bu sonuçlara katlanmak zorunda bırakmak ye-
rine, yargılama usulüne dair alınacak tedbirlerle tanığın korunabilmesi mümkün
ise, bu tedbirlerin alınmasının da adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu ifade
edilmektedir (TURGUT, s.64).
105 Sunulan delillerin kabul edilebilirliği ile ilgili karar verme yetkisi öncelikle bir
iç hukuk meselesidir ve toplanan delillerin ispat gücünü takdir de, ilke olarak,
ulusal mahkemelerin yetkisinde bulunmaktadır. Mahkemenin işlevi, ispat araçla-
rının sunuluş tarzı da dahil olmak üzere, yargılamanın, tümü açısından, adil olup
olmadığını araştırmaktır. Bu husus özellikle sanığın iddia kanıtlarını tartışıp çü-
rütebilme imkanına sahip olup olmadığı ve gıyabi yargılama konularında büyük
önem taşımaktadır (İNCEOĞLU, s.226; GÖLCÜKLÜ, Adil Yargılama, s.219, 227).
106 Gerçekten de tanıklık yapmaması için baskı ve tehdit altında olan tanığın, tanıklık
yapmak zorunda olması ve koruma tedbirleri ile korunması halinde çeşitli men-
faatler birbiri ile çatışmaktadır. Bir tarafta maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yo-
luyla gerçek suçluların tespit edilmesi ve suçla mücadeledeki toplumsal yarar;
diğer tarafta tanığın bedeni ve yaşamının korunmasındaki bireysel yarar; diğer
bir tarafta ise alınacak tedbirler ile yargılamaya dair çeşitli haklarının sınırlandı-
rılması tehlikesi altında olan sanığın hakları yer almakta (özellikle AİHS m. 6/3-d
hükmünün hatırlanması gerekir) ve bu haklar birbiri ile çatışmaktadır (ŞAHİN,
Tanık Koruma, s.804-805; TURGUT, s.64-65).
107 TURGUT, s.67.