Background Image
Previous Page  270 / 441 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 270 / 441 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (104)

Taner GEÇMEZ

269

uygulanan kanunların temel kanun olarak nitelendirilmesi gerekti-

ğini ancak böyle bir nitelemenin de esasen yapay olarak türetilen bir

kavram olması nedeniyle yürürlükteki kanunlarda ek ve değişiklikler

yapmaksızın yeni bir alanı kendi başına düzenleyen kod kanunlarla

karışıklığa neden olduğunu belirtmektedir

8

. BAKIRCI, öncelikle İçtü-

züğün 91. maddesinde temel kanun kavramının tanımlanmamasını

bunun yerine sadece temel kanun olduğuna karar verilen tasarı veya

tekliflerin özel görüşme yöntemiyle görüşülmesine olanak tanınması-

nı eleştirmektedir. Ancak Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu,

Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu

gibi toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda belirleyici olan kanunların

temel kanun niteliğini taşıdığını ileri sürmektedir. Akabinde de böyle

bir uygulamanın parlamento hukukumuzda olması gerekiyorsa, bu

uygulamanın ve buna bağlı özel görüşme yönteminin anayasa gibi

bir üst hukuk normunda belirlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir

9

.

Bizim de katıldığımız görüşe göre, temel kanun kavramına dair bir

tanım yapılması hem yasama yetkisinin genelliği ilkesi nedeniyle çok

güçtür hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gelecekte oluşabile-

cek uzlaşmaların önünün kesilmesi sonucunu doğurabilecek nitelikte-

dir. Dolayısıyla hangi konularla ilgili tasarı ve tekliflerin temel kanun

olduğunun belirlenmesinden ziyade hangi tasarı ve tekliflerin özel

yasama yöntemleri çerçevesinde görüşülemeyeceğinin sayma yoluyla

belirtilmesi/tüketilmesi daha yerinde bir seçenektir

10

.

8

Şeref

İBA, Parlamento Hukuku, Türkiye İş Kültür Yayınları, İstanbul, 2010, s. 57

9

BAKIRCI, s. 231 vd. Ancak temel kanun kavramının tanımına içtüzükte yer veril-

memesi ve böyle bir uygulamanın anayasa gibi bir üst hukuk normunda belirlen-

memesi her ne kadar BAKIRCI tarafından eleştirilse de temel kanun kavramına

kendisinin de bir tanım yapmadığını bunun yerine temel kanun denildiğinde bir

çırpıda akla gelebilen Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar

Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve benzerlerini örnek kabilinden göstermekle ye-

tindiğini görmekteyiz. Temel kanun kavramına sınırları belli bir tanım yapılması

ve bunun özellikle de Anayasada düzenlenmesi gerektiği düşüncesine katılmak

mümkün görünmemektedir. Zira temel kanun kavramına sınırları belli bir tanım

yapılması, toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda belirleyici olan kanunların ne-

ler olabileceğinin de günümüzde hızla değişebilecek türden kavramlar olması

karşısında yasama yetkisinin genelliğine aykırı sonuçlar doğurabilecektir. Anaya-

sada tanımlamaya ve özel görüşme ve oylama yöntemlerinin belirlenmesine yö-

nelik hükümler konulması yoluna gidilmesi ise Anayasanın değiştirilebilmesi için

aranan nitelikli çoğunluk ve diğer ayrıksı süreç ile temel kanun uygulamasının

yöneldiği amaç bir arada değerlendirildiğinde kabul edilebilir değildir. Anayasa-

nın 88 ve 95. maddelerindeki hükümler de bizi bu sonuca götürmektedir.

10

Ozan ERGÜL,

“Anayasa Mahkemesi’nin TBMM İçtüzük Değişikliğini İptal Kararı Işı-

ğında Özel Yasama Yöntemine Bir Bakış”

, AÜHFD, Y.2002, C. 51, S. 4, s. 126