

TBB Dergisi 2013 (105)
Ümit Süleyman ÜSTÜN
181
Doktrinde, yapılan bu tespitlerin özünün, ödeme yapmayan veya
eksik ödeme yapan mükellefler için geçerli olduğu gibi, fazla ödeme
yapan mükellefler bakımından da hukuken geçerli olduğu vurgulan-
maktadır. Buna göre, tarafların yer değiştirdiği objektif bir durumda,
maddî içerik objektif olarak değişmeyecektir
29
. Mükellef de kendisine
faizsiz iade yapıldığında, kararda belirtildiği gibi zarara uğramış ol-
maktadır. Doktrinde bunu destekleyen nitelikteki diğer bir görüşte de,
3239 sayılı Kanun’un gerekçesinde devletin alacakları için faiz alınma-
sı gerekliliğini gösteren günümüzde her çeşit alacak için gecikmelerde
faiz alındığı yönündeki ifadenin, zarara uğrayan mükellef bakımından
da tümüyle geçerli olduğu belirtilmektedir
30
. Gerçekten de mükellefler
için zarar, kendilerinden hukuka aykırı olarak alınan vergilerin iade-
sinde doğmaktadır
31
.
Anayasa Mahkemesi’nin kararında ayrıca eşitlik ilkesi bakımın-
dan da faiz uygulaması değerlendirilmiştir: “
Öte yandan böyle bir eksik
düzenlemenin eşitlik ilkesini zedelediğini ileri sürmek de mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi kararlarında tekrarlandığı üzere, Anayasa’da öngörü-
len eşitlik, “yasa önünde eşitlik” olup herkesin aynı hak ve yükümlülüklere
sahip olması anlamında değildir. Eşitlik, her yönüyle aynı hukukî durum-
da olanlar arasında sözkonusudur. Hukuk felsefesine girmiş bir deyimle,
“eşitlerin eşitliği” anlamındadır. Farklı durumda olanlara, yani eşit olma-
yanlara, farklı kurallar uygulanması, yani “eşit olmayanların eşitsizliği”;
eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz
”
32
. Bu karar doğrultusunda Anayasa
Mahkemesi, eğer sadece devlet alacaklarına faiz ödenmesine ilişkin
kanunî düzenleme varsa, bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık teşkil
etmeyeceğine hükmetmiş bulunmaktadır. Ayrıca bu karar, yeni dü-
29
YALTI, s. 3.
30
KUMRULU, s. 249.
31
CANDAN, s. 192.
32
“
Çağdaş toplum düzeninde, devlet tüzelkişiliğine, gerçek kişilere verilmeyen üç temel yet-
ki verilmiştir. Bunlar vergi salma yetkisi, zor kullanma yetkisi ve para basma yetkisidir.
Bu üç yetki sayesinde “devlet egemenliği” veya “devletin üstün iradesi” gerçekleşmekte-
dir. Toplumsal yaşamı; adalet ve istikrar içinde mümkün kılan unsur, devletin bu üstün
iradesidir. Vatandaşlara yüklenen çeşitli yükümlülüklerin devlet tüzelkişiliğine de aynen
yüklenmesini istemek, yukarıda açıklanan nedenlerle eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı gibi;
toplumsal yaşamın adalet ve istikrar içinde devamını mümkün kılan “devlet” kavramının
üstün anlamı ile de bağdaşmaz. Düzenlemenin Anayasa’nın 10. maddesine aykırı bir yönü
görülmemiştir
”. AyM. 27.09.1988 gün ve E. 1988/7, K. 1988/27, RG. 26.12.1988, S.
20031.