Background Image
Previous Page  235 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 235 / 505 Next Page
Page Background

Siyaset ve Anayasal Yabancılaşma:Etik İlkelerin Türk Hukukuna Uyarlanması Problemi

234

mesi eğilimi göze çarpmaktadır.

8

Aslında bir yönüyle hak verilecek bu

eğilimlerin tek problemi, ahlakın yaptırım içermesi nedeniyle normatif

bir disiplin olmasına karşılık saf bir etiğin yaptırımdan arındırılmış bir

disiplin olarak algılanması arasındaki farktan kaynaklanır. Bu açıdan

mutlaka bir bağ kurulacaksa etik alan ile normatif disiplinler alanı

arasında yine ahlak disiplini işlev taşıyabilir. Çünkü gerçekten Eski

Yunan’da

ethos

sözcüğü hem kurallar bütünü olarak “ahlak (

morals

)”

9

hem de Jeremy Bentham’ın yine Eski Yunanca’da gerekliliği ifade eden

deon

’dan esinlenerek türettiği “deontoloji”ye gönderme yapan “Nasıl

davranılırsa erdemli olunur?”u ifade etmekteydi.

10

Ancak böyle bir

analizde dahi ahlak disiplini, ancak iç-muhakeme sonucu olarak kendi

kendine yaptırım uygulama sayılacak vicdan azabını içeren “sübjektif

ahlak” adlı kapısı etiğe açılan, dış-muhakeme sonucu olarak dışardan

yaptırım uygulama sayılacak ayıplanmayı içeren “objektif ahlak” ka-

pısı ise hukuk, din ve görgü kuralları denilen diğer üç normatif (yap-

tırımsız kurgulanamayan) disipline açılan bir koridor niteliği taşıya-

caktır. Bu koridor aracılığıyla etik alandan normatif disiplinler alanına

birçok ilke taşınabilmektedir ve fakat normatif alanda bu ilkeler etik

kökenli olmasına rağmen artık yaptırımlarla bezenmiş birer normatif

“hüküm”e dönüşecektir.

Bu dönüşme, normatif disiplinlerin kendi aralarındaki ilke alış-

verişleri sırasında da gerçekleşmektedir. Örneğin Türk Medeni

Kanunu’nun 2.maddesinde “Dürüstlük Kuralları” başlığı ile düzenle-

nen “hakkı kötüye kullanma yasağı”, objektif bir iyiniyetlilik gösterme

edimi olarak hem etik hem de ahlaki kategorilerden beslenmektedir.

Yine “yalancı” tanıklığın hukuken ceza yaptırımına uğratılması, süb-

jektif ahlaki bir

emir

(ve aynı zamanda etik bir

ilke

) olan yalan söyleme-

me ediminin ihlalinin, artık sadece ahlaki bir yaptırım olarak ayıplan-

mayı değil bir hukuka aykırılık olarak yaptırıma uğratılması sonucunu

de vermektedir. Dolayısıyla bir hukuk uygulayıcısının artık yalancılığı

“ahlaka aykırı” yönüyle değil, “hukuka aykırı” yönüyle olgusallaştı-

8

Doğan Özlem,

Kavram ve Düşünce Tarihi Çalışmaları (Kavramlar ve Tarihleri-II),

İnkılâp Kitabevi Yay., İstanbul 2006, s. 73-81.

9

Annemarie Pieper,

Etiğe Giriş

, Çev. Veysel Atayman, Gönül Sezer, Ayrıntı Yay.,

İstanbul 1999, s. 30, 31.

10

Berna Arda, Serap Şahinoğlu Pelin, Ankara Tıp Mecmuası (The Of Journal Of

The Faculty Of Medıcıne), Sayı: 48, 1995, s.323-325 (dergiler.ankara.edu.tr/dergi-

ler/36/859/10903.pdf,

Son Erişim Tarihi

: 13.02.2013).