Background Image
Previous Page  239 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 239 / 505 Next Page
Page Background

Siyaset ve Anayasal Yabancılaşma:Etik İlkelerin Türk Hukukuna Uyarlanması Problemi

238

edilen disiplinde ise, artık dış-sorgulama ve ithamların baskı yaratma-

sı minimuma iner ve tamamiyle “vicdan sızısı” olarak genelleştirilebi-

lecek bir iç-sorgulama ve öz-itham dominantlaşır.

“Olması gereken”in hukuk, din, ahlak ve görgü kurallarından

ibaret dört beşeri-normatif disiplindeki yeri önceden belirlenmiş; so-

mut veya soyut, kişisel veya kolektif bir tür “hükümdarın/egemenin”

emirleri anlamında “olan”, yani birer “hüküm”den ibarettir. Normatif

değerlendirme de, önceden belirlenmiş bir hüküm referansında davra-

nışın sorgulanarak vazedilmiş emrin ihlalinin araştırılması ve yaptırı-

mın hak edilip edilmediğinin saptanması etkinliğinin dar ve durağan

kalıplarından kurtulamamıştır. Gerçekten de kişi, bu dört disiplinin

emrettiği normlara uymayı bu normların vazedilişinde gerekçe olarak

gösterilen “İnsan için en iyisi bu…” etik önermeyi aklına getirmekten

çok yaptırım tehdidinden sıyrılma motivasyonuyla tercih etmektedir.

İşte bu nedenle etik algılama, ahlaktan ve diğer normatif disiplinler-

den ayrıştırılacak kadar evrensel, insanı, yaptırımından korktuğu bir

tür “hükümdar”ın nesnesi olmaktan çıkarıp özneleşme imkanı vere-

cek ve yabancılaşmadan kurtaracak bir işlev taşımaktadır. Normatif

disiplinler ise sadece vazedildiği için değil, ancak etik sorgulamada

temize çıkmasıyla meşruluk kazanabilecektir. Bu nedenle etik, bu nok-

tada neredeyse tüm beşeri bilim ve disiplinler için nefes aldırıcı, kalıp

kırdırıcı, dinamikleştirici bir motivasyon sağlamaktadır.

Bu bağlamda, “olması gereken”in normatif disiplinlerde “olan”

bir hükme dönüşmesi ve yaptırımla donatılması, etiğin varlık nede-

nini ortadan kaldırıp onun dinamik karakterinden sıyrılıp durağan-

laşmasına yol açtıkça yabancılaşma sayılabilecektir. Öte yandan; bir

hukuk, din, ahlak veya görgü kuralının (hükmünün) etik sayılacak

evrensel davranış ilkelerine sınırlı sayma (

numerus clausus

) yöntemiyle

değil de dinamik süreçlerde devamlı sorgulama, tartışma ve arayışlar

içeren etiğe bizzat atıf yapması, normatif disiplinlerin yabancılaşması

ve varlık nedeninden uzaklaştıran bir yabancılaşma süreci olarak sap-

tanmasını mümkün kılabilecektir.

Aslında meslek etiği (iş ahlakı) olarak genellenebilecek tüm “…

etiği” şeklindeki tamlamalar ve pozitif-normatif düzenlemeler de, bir

bakıma bu kaderi ifade eder. Bu kaderin silinmesinin olanaklarını ise

yabancılaşma bilincinin alabildiğine genişletilerek yabancılaşma ana-