Background Image
Previous Page  260 / 505 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 260 / 505 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (105)

İ. Uğur ESGÜN

259

SONUÇ

Günümüzde insanın “kötü” olduğu önermesi, bireysel/toplum-

sal pratiklerde devamlı doğrulanır görünmektedir. Ancak evrensel

olarak “kötü” diye kodlanabilecek bu pratiklere tanık olunduğunda

“İnsanlığa sığar mı?.. İnsanlık bu mu?.. Bu ne biçim adalet?..” gibi etik

değerlendirmeler devreye girmektedir. Bu tepkiler, bir paradoksu de-

ğil de, aslında “olması gereken” insanın “kurt” olmadığını tescil eder.

Demek ki Hobbes’a göre bile “insan” özü itibariyle “iyi”dir ve fakat

“kurt”a dönüşmüştür; yani yabancılaşmıştır. Hobbes “kurt”a dönüşen

insanların dizginlenmesi için devletin ve hukukun varlığının zorun-

luluğuna vurgu yapmaktadır ama o aynı “kurt”un devlet iktidarının

başında egemenlik yetkilerini de kullanabilecek ve yasama, yürütme

ile yargı mevkilerini ele geçirebileceği olasılılığını göz ardı etmekte-

dir. Etik, bu anlamda metaforik olarak “kurt” olmama, yani “insana

yaraşır insan olma”nın imkanını sunmaktadır. Çünkü insanlık tarihi,

insanın “kurt” olarak yabancılaşmayacağı ve etik davranabileceğinin

de sayısız örnekleriyle doludur. İnsanlığın geldiği bu noktada zulmün,

yani insanın insana yabancılaşmasının ölmediği ortadadır ki hukuk

kendini tekrarlarcasına etiği dahi kendi alanına dahil etme çabasından

vazgeçmemektedir. Öyleyse normatif disiplinlere aykırı davranan in-

sanın bu yabancılaşması, bizzat yukarıda açıkladığımız “normatifliğin

yabancılaştırıcı” etkisi olarak düşünülemeyecek midir?

Sübjektif ahlak koridorunun hem objektif ahlak aracılığıyla “hu-

kuk, din ve görgü kuralları” adlı dünyaya bağlanan kapısı ile “ah-

lak” anlamında değil de, yaptırım tehdidi ve “korkutuculuğu”ndan

arındırılmış “evrensel insani ilkeler” anlamında etiğe bağlanan diğer

kapısı hep açık kalabilecek midir? Bu sorunun yanıtlanması Thomas

Hobbes’un “insan insanın kurdudur”

44

önermesinin bir kader olarak

algılanıp algılanmamasına kadar uzanacaktır. İnsanın “iyi”liği, ger-

çekleştirilmesi mümkün olamayan bir düş olarak kabul edildiği nok-

tada, sübjektif ahlakın etiğe açılan kapısı bir daha açılmamak üzere

kapanmış olur ve bu koridora artık sadece ve özellikle hukukun res-

44

Oysa Hobbes, bu ünlü sözüne bitişik olarak “İnsan, insanın Tanrısı’dır.” önerme-

sini de ortaya koymuştur. Buna rağmen, nedense ve nerdeyse hep “Tanrı” değil,

“Kurt” metaforuna dikkat çekilmiş ve belleklere yerleştirilmiştir (Thomas Hob-

bes,

DE CIVE-Yurttaşlık Felsefesinin Temelleri,

Çev. Deniz Zarakolu, Belge Yay., İs-

tanbul 2007, s. 1-2).