Background Image
Previous Page  232 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 232 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (106)

Şura GENÇ / Seçil COŞKUN

231

göstergesi olan bu yasak, her iki varlık biçimini kaynaştırıp birleştiren

bağdır. Doğaya ilişkin bir özellik olan evrenselliğin kültürel bir kural-

da varlık kazanması da bu nedenledir.

52

Doğa, kadın ve erkeğin birleşmesi zorunluluğunu koymakta, ama

birleşmenin koşullarını saptamamaktadır. Doğacak her çocuğun, ana

babasının ve atalarının genlerini taşıyacağını öngörmüş olan doğa,

kimlerin genlerinin birbirleriyle buluşup kaynaşacağını rastlantılara

bırakmakta ve biçim konusunda sessiz kalmaktadır. Kültürel bir ku-

ral oluşturan ensest yasağının, doğaya ilişkin bir nitelik içermesinin

nedeni de bu bağlamda ele alınabilir. Kültür; çevresindeki çukurları

dolduran bir su kaynağı gibi, doğanın boş bıraktığı biçimlerin içini

doldurmakta ve bir kural olmasına karşın ensest yasağı böylece evren-

selleşmektedir.

53

Her annenin, her kız çocuğunun ya da her kız kardeşin “kendi-

sel” nitelikleri ensest yasağının temelini oluşturmaktadır. Bir başka

deyişle,

annenin, oğlun, babanın, kızkardeşin… kişisel görünümleri ve her

bireyin kendi öz ailesinin üyelerine ilişkin duyguları ve düşünceleri, onlarla

evlenmenin yasaklanmasının da nedeni sayılmaktadır

. Ensest yasağına bu

açıdan bakıldığında ister istemez biyolojik ve psikolojik çağrışımlar

doğmakta ve herkes, kendi öz annesini, oğlunu, kızını, kızkardeşini

göz önünde bulundurarak bu soruna bireysellik ve öznellik katmış ol-

maktadır. Ensest evliliklere kötü gözle bakılmasının temelinde birey-

lerde gelişen ancak bir türlü açıklık kazandırılamayan ve açıklanamaz

olan bir duygu oluşmaktadır. Aslında bu duygu tüm sistemin temel

taşını oluşturmaktadır.

54

Ensest yasağı da içinde olmak üzere, toplumsal kuralların ve iliş-

kilerin niteliklerinin kavranabilmesinde aslolan; kendi dünyasında

yaşayan bireyin toplumun diğer üyelerinden soyutlanmış kişisel ve

duygusal değerlendirmeleri değil toplumsal bireyin, özellikle başka-

ları karşısındaki konumu ve bu bağlamdaki toplumsal ilişkileridir.

Kuşkusuz bu değerlendirme, aynı kültür bütününü paylaşan bireyler

bağlamında bir anlam taşımaktadır.

55

52

CAN, s. 33-36.

53

CAN, s. 38-39.

54

CAN, s. 66, 80.

55

CAN, s. 79.