

Öldürmeye Teşebbüs ile Kasten Yaralama Mukayesesi ve Uygulama Sorunları
342
Yargıtay 1. Ceza Dairesi de 09.12.2011 tarihli, 2011/4961 E. ve
2011/7639 K. sayılı kararında;
“
Sanığın mağdur katılanı bıçak ile batın sol
alt kadranda yaklaşık 1 cm. genişliğinde ve 10 cm derinliğinde, sol meme üst
kısmında yüzeysel kesi oluşturacak şekilde, büyük damar ve iç organ lezyo-
nuna ve yaşamsal tehlikeye yol açmaksızın, basit tıbbi müdahale ile giderile-
meyecek şekilde yaraladığı olayda; mağdur katılanın sol göğsünden yüzeysel
kesi oluşacak şekilde yaralanmasının kavganın hareketli ortamında mazur gö-
rülebilir olması ve yara yerinin, özellikle öldürücü bölgenin hedef alındığını
göstermemesi, sanık ile mağdur katılan arasında daha öncesine dayanan ve
öldürmeye gerektiren bir husumetin bulunmaması, sanığın eylemine engel
hal olmaksızın son vermesi ve yaralanmanın mağdur katılanın yaşamını teh-
likeye sokmaması karşısında, sanık hakkında silahla kasten yaralamak suçun-
dan TCK m.86/1, 3-e uyarınca hüküm kurulması yerine, yazılı şekilde kasten
insan öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması”
hususunu hukuka
aykırı olarak nitelendirmiştir.
Bununla birlikte, somut olayda failin eyleminin kasten öldürmeye
teşebbüs suçunu oluşturduğu yönünde karar veren
Yargıtay Ceza Ge-
nel Kurulu’nun 02.03.2010 tarihli ve 2009/1-252 E., 2010/46 K. sayılı
kararında
, “
Sanık ve katılan arasında, olay öncesinde iki kez yumruklaşma-
ya varan kavga yaşanmış olması ve sanığın olay öncesinde bu nedenle katılanı
aradığı, kaçamaklı savunmasında da belirttiği üzere karşılaştıklarında, 20-25
metre mesafeden 3 el ateş ettiği anlaşılmaktadır. Sanık, silahını kolluk gö-
revlilerine boş olarak teslim etmiştir. Bütün bu hususlar nazara alındığında,
sanık ve katılan arasında olay öncesinde kavgaya varan husumet bulunduğu,
mağdura, elverişli vasıta niteliğindeki 9 mm’lik tabanca ile yine sonuç almaya
elverişli mesafeden, hayati bölge niteliğindeki batın bölgesine yönelik olarak
ateş ettiği, 3 el ateş ettikten sonra silahında mermi kalmadığı ve mağdurun
yaralandığını gördükten sonra herhangi bir müdahalede bulunmadan ya da
yardım istemeden olay yerinden ayrıldığı sabit olup, sanığın öldürme kastı ile
hareket ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır; zira sanık, önceden
aralarında bulunan husumet nedeniyle elverişli mesafeden, elverişli bir si-
lah ile mağdurun hayati bölgelerini hedef seçerek, birden fazla kez ateş etmiş,
mağdurun, bu atışlardan bir tanesinin isabet etmesi nedeniyle yaralanması
üzerine ve silahında merminin bitmesi nedeniyle eylemine devam edememiş,
onu olay yerinde bırakarak ayrılmıştır. Bu nedenle sanığın, sabit olan eyle-
mine uyan, kasten öldürmeye kalkışma suçundan cezalandırılmasına karar
verilmesi yerine, dosyadaki kanıtlara uymayan bir şekilde kasten yaralama
suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.”
ifadelerine yer