

TBB Dergisi 2013 (109)
Ersan ŞEN / Ertekin AKSÜT
347
Meşru savunmada saldırının, meşru savunmada bulunan kişiye
karşı yapılması şartı aranmaz. Bir başkasına yönelik haksız bir saldırı
karşısında da meşru savunmada bulunulabilir.
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 49. maddesinin 2. fıkrasın-
da, meşru savunma kapsamında savunulabilecek haklar arasında
sadece vücut bütünlüğü ile namus sayılmış, 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun 25. maddesinin 1. fıkrasında ise meşru savunma kapsa-
mında korunacak haklarla ilgili herhangi bir sınırlama öngörülmemiş
ve bireyin, gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir hak-
kına yönelik yapılacak saldırıya karşı kanuni savunma hakkının oldu-
ğu belirtilmiştir
15
.
Buna karşılık bazı haklara tecavüz edilmesi, meşru savunmayı
gerektiren saldırı kapsamına girmez. Örneğin, kişiye hakaret edilmesi
halinde meşru savunmadan yararlanılamaz. Ancak hakaretin hakaret-
le karşılanması halinde, TCK m.129 uyarınca ceza verilmemesi gün-
deme gelebilir
16
. Hakarete uğrama karşısında müessir fiille başvurul-
ması meşru savunmanın değil, diğer şartları oluştuğu takdirde TCK
m.29’daki haksız tahrik hükümlerinin tatbikini gündeme getirir.
Örneğin, A’nın B’ye yumruk vurmak suretiyle iki dişinin kırılması-
na sebebiyet verdiği, aynı şekilde C, D ve E’nin B’ye yönelik olarak kas-
ten yaralama, hakaret ve tehdit eylemlerini gerçekleştirdikleri, akabinde
A’nın, B’nin akrabası F’ye yönelik olarak D ve E’yi azmettirdiği ve bu
esnada F’nin, D ve E’ye karşı bıçakla yaralama fiilini işlediği durumda;
B’ye yapılan ve A’nın, D ve E’yi azmettirmesi sonucu kendisine de yapıl-
ması hususunda şüphe bulunmayan saldırı karşısında (TCK m.25/1’de
belirtilen “gerçekleşmesi muhakkak olan haksız saldırı”) F’nin eylemi-
nin meşru savunma kapsamında değerlendirilebilmesi mümkündür.
Çünkü burada, F’nin meşru savunma bilincinde olduğu, somut olayda
hemzamanlık ve saldırıda bir haksızlık bulunduğu görülmektedir. An-
cak burada meşru savunmadan söz edebilmek için bir diğer koşulun,
saldırı ile savunma arasında orantılılık olduğu da unutulmamalıdır.
Burada saldırının, F’den önce B’ye karşı yapıldığı, F’nin bu saldı-
rıyı defetmek zorunluluğu altında kaldığı, yani ortada biten bir saldı-
K. sayılı kararı.
15
Ersan Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, Cilt: I (Madde 1-140), a.g.e., s.68.
16
Bkz. Osman Yaşar–Hasan Tahsin Gökcan–Mustafa Artuç, Yorumlu – Uygulamalı
Türk Ceza Kanunu, Cilt I (Madde 1-44), a.g.e., s.619.