Background Image
Previous Page  347 / 485 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 347 / 485 Next Page
Page Background

Öldürmeye Teşebbüs ile Kasten Yaralama Mukayesesi ve Uygulama Sorunları

346

Genel Kurulu muhtelif kararlarında meşru savunmanın unsurlarına

yer vermiş, bunları saldırıya ve savunmaya ilişkin olmak üzere iki kı-

sımda incelemiştir. Buna göre, meşru savunmanın koşulları şunlardır:

Saldırıya İlişkin Koşullar:

a.

Bir saldırı bulunmalıdır; burada somut bir saldırının varlığı

gerekmekte ise de, başlayacağı muhakkak olan ve başladığı takdirde

savunmayı olanaksız kılacak veya güç hale getirecek bir saldırıyı baş-

lamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı

da henüz sona ermemiş saymak zorunludur.

b.

Saldırı haksız olmalıdır.

c.

Saldırı 765 sayılı Kanuna göre, nefse ya da ırza; 5237 sayılı Kanu-

na göre ise herhangi bir hakka yönelik olmalıdır.

d.

Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.

Savunmaya ilişkin Koşullar:

a.

Savunma zorunlu olmalıdır,

b.

Saldırı ile savunma arasında orantılılık bulunmalıdır

14

.

kararında meşru savunma ile ilgili olarak şu görüşlere yer vermiştir:

“Yasal savunma

halinde işlenen fiil, hukuka uygundur. Çünkü hukuk düzeni, hakkın saldırıya uğramasına

izin vermez. Hukuk, haksızlığı gidermek, adaletsizliği, saldırıları yasaklamak amacını gü-

der. Bu nedenle hukuku korumak, haksızlığı önlemek için savaşan kimsenin hareketi, hukuka

aykırı olarak kabul edilip cezalandırılamaz. Savunmada bulunmak, kendisini ve mensup

olduğu türü korumak tepkisinin bir sonucudur. Bu tepki aynı zamanda toplumun çıkar-

larına da uygundur. Yasal savunmada hiçbir zaman ve hiçbir durumda sanığa kaçma yü-

kümlülüğü yüklenemez ve kaçarak kurtulması istenemez. Failin kaçma olanağının bulunup

bulunmadığı da dikkate alınamaz. Yasal savunmadan söz edilebilmesi için; maddi mahiyette

bir saldırının bulunması, saldırı ile savunmanın hemzaman olması, savunmanın saldırının

devamı sırasında yapılması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması gerekir.

Saldırı başlamadan önce savunmaya geçilmesi haklı sayılamayacağı gibi, saldırı bittikten

sonra savunmada bulunulması de meşru sayılamaz. Ancak, “saldırının halen varlığını”

geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza, bit-

miş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak

zorunludur. Örneğin, elindeki bıçağı uyarıya rağmen bırakmayan bir kimse saldırıya başla-

mış sayılacağı gibi, hasmını yere yıkan kişinin saldırılarını daha ileri derecelere götüreceği

anlaşılıyorsa, saldırı sona ermiş sayılamaz. Henüz başlamamış saldırı tehlike teşkil edebilir

ve sona eren bir saldırının tekrar edilmesi tehlikesi de bulunabilir. Savunmada zorunluluk

bulunup bulunmadığı her olayın özelliğine göre saptanmalıdır. Saldırıya uğrayanın bizzat

fail olması gerekmez. Üçüncü bir kişinin tecavüze maruz kalması halinde de yasal savunma

koşulları gerçekleşebilir”.

14

Bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.02.2008 tarihli ve 2007/1-281 E., 2008/37