Background Image
Previous Page  360 / 485 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 360 / 485 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2013 (109)

Korkut KANADOĞLU

359

özgürlük kullanımının kurumsal yapısı içinde değerlendirilmelidir.

Örneğin bireysel düşünce özgürlüğü, söz, yazı ve resim ile yapılan

açıklamaları korur. Ne zaman ki düşünce açıklamaları kitle iletişim

araçlarıyla yayılıyorsa, bireysel iletişim aşılmış ve Anayasa’da yer alan

bir başka özgürlük (basın) ek olarak devreye girmiştir. Bu özgürlük ise

kendi hukuksal rejimine tabidir; kendine özgü tehlike hallerini içerir

(Anayasa md. 28/4-8). Yaygın medya, bireyler arası somut yaşam iliş-

kisi biçimindeki iletişimden farklı olarak özellikle süreklilik gösterir.

Şöyle ki, medyada yer alan açıklamanın içeriği bakımından ölçüt, dü-

şünce özgürlüğü olarak kalır; bunun yanında kurumsal yapıyla ilgili

medyaya özgü herşey, özel olarak düzenlendiği basın (medya) özgür-

lüğüne bağlıdır. Yayının şekli, türü, içeriğini belirleme hakkı, özellikle

bu kapsamda yer alır.

26

İlk baştan beri dinsel kurumlar, inanç hürriyeti için kurucu olan

grup halindeki boyutu oluşturmaktadır. Böylelikle bireylerin inanç

özgürlüğü desteklenmekte ve din özgürlüğünün işlevsel olarak kul-

lanılması ve gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır. Bu bakımdan dini

topluluklar (cemaatler) özel hukuk tüzel kişileri olarak (örneğin der-

nekler) din özgürlüğüne dayanabilirler mi? Bireysel dini özgürlükler-

le kurumsal dini özgürlüklerin ilişkisi günümüzün tartışma konuları

arasında yer almaktadır.

III. Din Özgürlüğünün Anlamı ve Koruma Alanı

Din özgürlüğünün ne anlama geldiği konusundaki temel sorun

şudur: İlgili topluluğun kendi tanımı mı bir bütün olarak kabul edi-

lecek, yoksa dışarıdan nesnel bir standart mı getirilecek? Buradaki

belirleyici ölçüt, temel hak süjesinin dinsel inanışı ve dini topluluğun

kendi anlayışı değildir. Bu nedenle bir topluluğun, bir dine inandığı ve

bir dini cemaat oluşturduğuna dair kendi anlayışı ve iddiası, kendisi

ve üyeleri için din özgürlüğüne dayanmayı her zaman haklı kılmaz.

İHAM, ortalama (karma) bir çözümü benimsemiştir. Buna göre ilgili-

nin kendi anlayışı, en azından bir çıkış noktası olarak kabul edilmeli,

fakat dışarıdan da asgari koşullar getirilmelidir. Bu anlamda en azın-

26

Basın rejimine ilişkin bkz. İçel K./Ünver Y. , Kitle İletişim Hukuku, 9. Bası, Beta

Basım Yayım, İstanbul 2012, s. 91-118.