

Laiklik ve Din Özgürlüğü
370
vurgusu ve özünü, “istismar edemez ve kötüye kullanamaz” fiillerinde
bulmaktadır. Bu fiiller ise, bir hak ya da özgürlüğün kendi olağan kul-
lanım alanı dışında kalır. O halde, istismar ve kötüye kullanma yasağı
ne düşünce özgürlüğü ile ne de din ve vicdan özgürlüğü ile ilgilidir.
73
Dini, dinsel duyguları ve bunlarca kutsal sayılan unsurları kul-
lanarak siyasal çıkar sağlamaya ilişkin bir örnek de Yargıtay içtiha-
dından verilebilir. 1991 yılı öncesinde Kozluca/Burdur Belediye Baş-
kanlığını kazanan kişinin, namaz sonrası cami cemaatini toplayarak
belediye binası hoparlöründen Kuran okutması ve yaptığı konuşmada
seçim zaferini açıklaması Yargıtay tarafından din istismarı olarak gö-
rülmüş ve TCK 163/son’a aykırı bulunmuştur
74
.
Burada asıl sorun, antilaik ve teokratik içerikte bir düşünce açıkla-
masıyla, dinin istismarı niteliğindeki bir düşünce açıklaması arasında
çok ince bir fark olması ve çoğu kez birbirlerinden ayrılmalarının pek
mümkün olmamasıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin din özgürlüğünün sınırlandırılması
konusundaki içtihadına bakıldığında ise sınırlandırmanın ancak bir
başka anayasal değer (laiklik, kamu düzeni, güvenliği ve çıkarlarını
75
korumak gibi) ya da üçüncü kişilerin çatışan temel haklarının korun-
ması için gerekli olması halinde meşru olduğuna karar verdiği görül-
mektedir.
76
73
Tanör B., “24. madde konusunda açıklığa ihtiyaç var”, Yeni Yüzyıl, 22.6.1995. Ta-
nör, daha önce de ortaya koyduğu aynı doğrultudaki görüşünü şu örnekle açık-
lamıştır: “’İslami esaslara göre yeniden düzenlenmiş bir Devlet düzeni Türkiye
için yararlı ve gereklidir. Türkiye’yi ancak bu yol kurtarır’ yollu bir propaganda
hedefi ve muhtevası itibarile anti-laik ve teokratik karakterde olmasına rağmen
AY. md. 19/son’un sözü açısından yasak ifadelerden sayılmamak gerekir. Buna
karşılık, ‘Ey Cemeati Müslimin, Peygamberimiz efendimizin sizlere olan emaneti-
ni böyle mi koruyacaksınız? Laik devlet nazamını kabullenmekle hepiniz münkir
olursunuz. Şer’i nizamın kurulmasıdır ki sizi bundan kurtaracaktır.’ yollu bir ifa-
de ‘dini veya din duygularını istismar niteliği taşıyor’ sayılmak gerekeceğinden
maddedeki yasak kapsamına girer kabul edilmelidir.”, bkz. Siyasi Düşünce Hür-
riyeti ve 1961 Türk Anayasası, Öncü Kitabevi, İstanbul, 1969, s. 189.
74
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 9-263, K. 333 ve 10.12.1990 tarihli Yargıtay Kararlar
Dergisi, Şubat 1991, s. 268-273. 12 Ocak 1991 tarihli Terörle Mücadele Kanunu ile
TCK 163 tümüyle yürürlükten kalktığı için mahkumiyet kararı düşmüştür.
75
Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa’nın özel bir hükmünde açıkça somutlaştırılma-
yan “kamu çıkarları” gibi normatif kapsamının belirlenmesi neredeyse olanaksız
olan bir kavramı, sınırlama kaydı olarak kullanmaması doğru olurdu (E. 1989/1,
K. 1989/12, Kt. 7.3.1989).
76
Anayasa Mahkemesi, Türban I, II ve III kararlarında, üniversitelerde türbanı ser-