

Kamusal Bağlamda Özel Hayatın Korunması: ABD Federal Yüksek Mahkemesi ...
84
yaklaşım, Anglo-Sakson Hukukunun kişisel bilgilerin gizliliği ve kişi-
nin yalnız kalabilme hakkı (inziva; seclusion) boyutuna yaptığı vurgu-
dan veya Türk öğretisinde benimsene gelmiş bulunan üç alan teorisi
uyarınca korumaya değer görülen “özel alan” ve “gizli alan”dan çok
daha kapsamlı bir algılayışı gözönüne sermektedir (Sevimli, 2006: 20).
Görüldüğü üzere, doğrudan özel hayatla ilgili olmamakla beraber bu
hakkın amacı ile bağlantılı olan bir çok konu da bu hak çerçevesinde
değerlendirilmektedir (Zafer, 2010: 37).
Elbette burada, toplum içinde yaşayan bireyin kamusal hayatını
başkalarının düşünce ve bakışlarının dışında bırakamayacağı, ancak
sözkonusu hakkın, bireylere aşırılıklara ve kasıtlı davranışlara kar-
şı korunma silahları vermekte bulunduğu hususu özellikle dikkate
alınmalıdır (Yıldırım, 2004: 392). Diğer taraftan görevleri ya da uğ-
raş alanları gereği kamuya mal olmuş kişilerin, hayatlarının “kişiye
özel” niteliğinin bir kısmını kaybettikleri genel kabul gören bir görüş
olmakla birlikte, AİHM, bu kabulün de her zaman ve sınırsız uygula-
namayacağını, bazı durumlarda herkesin saldırganlıklardan korunma
hakkı bulunduğunu ifade etmiştir. Mahkemenin değinilen konuda de-
ğerlendirme yaparken kullandığı “makul beklenti testi”ne göre, ilgili
kişinin ne kadar ilgi çekmeye çalıştığı, özel alana yapılan müdahalenin
doğası ve derecesi ile çeşitli iç hukuk araçlarının etkin ve yeterli telafi
etme özelliğine sahip olup olmaması gibi unsurlar önem arz etmekte-
dir (Özbey, 2004: 436).
Özetle, AİHM’ne göre bir hayat olayının veya bir kişisel değerin
özel ya da gizli hayat kapsamında korunup korunmayacağı değerlen-
dirilirken, bulunulan yer, makul saygı beklentisi, fail ve mağdurun
statüsü, hak sahibinin iradesi gibi bir çok kriter kullanılır ve ihlâl olup
olmadığı her somut olayın koşullarına göre belirlenir (Zafer, 2010: 20,
21). Ayrıca, -kamusal bağlamda- özel hayat hakkı, teknolojik gelişme-
lere paralel olarak sürekli genişleyen bir haktır. Dolayısıyla, bunun ke-
sin olarak belirllenmesi mümkün ve gerekli değildir.
AİHM’nin konuya yaklaşımını göstermek açısından yer verilebi-
lecek bazı kararlardan, başvurucunun bavulunun sınır koruma görev-
lilerince zorunlu aramayı tabi tutulduğu
Foka/Türkiye
(2008) kararında
AİHM, kamu otoriteleri tarafından bu şekilde gerçekleştirilen her tür-
lü aramanın özel hayatın gizliliğinin korunması hakkını ihlal ettiğini