

TBB Dergisi 2014 (110)
Harun YILMAZ
223
Kanun-ı Esasi, padişahın iradesi ile kurulmuş bir komisyon
(Cemiyet-i Mahsusa) tarafından hazırlanmıştır. Padişah tarafından
kurulan bu komisyon, padişahın yetkilerini sınırlayacak ve keyfi re-
jime son verecek bir metin hazırlamakla görevlendirilmiştir
10
. Ancak
padişah tarafından kurulan bir komisyonun, padişahın yetkilerini sı-
nırlandırmakla görevlendirilmesi durumunda ortaya hukuken ne ka-
dar tatmin edici bir anayasa çıkacağı da izaha muhtaçtır
11
.
Kanun-ı Esasi’nin içerik analizi yapıldığında birçok sorunla kar-
şılaşılmaktadır. Öncelikle Anayasa’nın din-devlet ayırımı açısından
ileriye yönelik olmayıp, aksine, geriye gidişe sebebiyet veren bir ana-
yasa olduğu görülmektedir. Bunun yanında Anayasa, çağdaş anayasa
doktrininde temel bir ilke durumuna gelen yetkilerin ayrılması, arala-
rında karşılıklı kontrol ilişkileri kurulması fikrinden de yoksundur
12
.
Şöyle ki, Anayasa bütün kuvvetleri padişahın etrafında toplamak-
tadır. Yürütme organının başında bulunan padişah, yasama organı-
nı denetlemekle kalmamakta, aynı zamanda yasama organının fonk-
siyonlarını kendi iradesini kullanarak etkileyebilecek bir kudreti de
elinde bulundurmaktadır. Dolayısıyla padişah, temsilcilerden kurulu
yasama organına karşı üstündür. Kanun-ı Esasi’nin doğuşunu hazır-
layan hürriyet mücadelesi ekseninde padişahın bu yetkileri değerlen-
dirildiğinde görülecektir ki, padişahın yetkilerinde herhangi bir deği-
şiklik olmamaktadır. Aradaki tek fark, o zamana dek yazılı anayasası
bulunmayan imparatorlukta egemen olan padişahın, bundan böyle
yazılı anayasa düzeni içinde aynı egemenliğe sahip olmasıdır
13
.
10
Orhan Aldıkaçtı, Anayasa Hukukumuzun Gelişmesi ve 1961 Anayasası, Fakülte-
ler Matbaası, Genişletilmiş 3. Baskı, İstanbul, 1978, s.56.
11
Recai G. Okandan, Amme Hukukumuzun Ana Hatları, Birinci Kitap, İstanbul,
Fakülteler Matbaası, 1957, s.148-149 : “…Fakat, esas itibari ile mütehassıslardan
terekküp etmeyen bu Cemiyet-i Mahsusa’nın faaliyeti, nihayet, Ahmet Mithat
Paşa’nın, Ziya Paşa ve Namık Kemal’in yardımı ile yabancı memleketlerin Esas
Teşkilat Kanunlarından mülhem olmak suretile evvelden hazırlamış olduğu mu-
ayyen bir projeyi incelemeye ve onu kanadı ve tüyü yolunmuş bir kuşa benzetme-
ye, onu cinsi ve mahiyeti ne olduğu belirsiz bir hale getirmeye, inhisar etmiştir.
Tabiatile, bunun sonucu olarak, tam mükemmel ve orijinal bir hukuki eser yerine,
kaynaklarını Fransa ve Belçika Esas Teşkilat Kanunlarında bulan ve her cepheden
eksik bir mahiyet arzeylemekten geri kalmayan, hükümleri arasında hiçbir siyasi
ve hukuki ahenk bulunmıyan 1293 Kanun-u Esasisi vücuda getirilmiştir.’’
12
Berkes, a.g.e., s.326.
13
Aldıkaçtı, a.g.e., s.56.