Background Image
Previous Page  306 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 306 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

Özen ÜLGEN

305

lama başlatmıştır.

18

Normatif bir düzenlemeye dayanmaması ilkenin

güvencesiz olduğu izlenimi verse de, bu durumun uygulamaya esnek-

lik kazandırdığı ve herhangi bir normun düzenleyebileceğinden daha

etkin bir usulün uygulanabildiği ileri sürülmektedir.

19

Burada bütün ülkelerin ayrıntılı olarak incelenmesi elbette ola-

naklı değildir. Bu çerçevede, sadece çelişme ilkesinin gelişmesinde

Türkiye’ye örnek olabilecek nitelikteki kural ve uygulamalar

ın

kısaca

ele alınması amaçlanmaktadır. Uygulamadaki bu durumun, teorik tar-

tışmaların bugün ağırlığını yitirdiğini göstermesi bakımından önemli

olduğu kanısındayız.

Fransız sisteminde, her başvuru sonrasında Anayasa Mahkemesi

üyeleri arasından bir raportör belirlenmekte ve bu kişi Genel Sekreter-

lik yardımıyla heyetin tartışmasına sunulmak üzere bir karar taslağı

hazırlamaktadır.

20

Raportör, kendisini aydınlatacağını düşündüğü her

kişiyle her konuda iletişim kurabilir. Ancak, bu serbestlik içinde bir

teamül hukukunun bulunduğu görülmektedir.

Daha önce de belirtildiği gibi, çelişme ilkesinin anayasaya uygun-

luk denetiminde de uyulması gereken bir ilke olduğuna inanan Ana-

yasa Konseyi Başkanı

Badinter

, 1986 yılında her iki Meclis Başkanına da

çağrıda bulunmuş ancak olumlu bir cevap alamamıştır.

21

Bu nedenle

dolaylı bir yol tercih edilmiş ve cevap verme olanağı Başbakanlık bün-

yesinde idari bir birim olarak görev yapan Hükümet Genel Sekreter-

liğince kullanılmaya başlanmıştır. Hükümet Genel Sekreterliği sadece

18

Rousseau, 1997, s.51.

19

Vedel, 1996, ss.548-549.

20

Raportör üye ya da gerekirse üyeler Anayasa Konseyi Başkanı tarafından belirle-

nir. Anayasa Konseyi Genel Sekreteri ise, Başkanın önerisi üzerine cumhurbaşka-

nınca karşı-imza kuralına uyularak atanır.

21

Bu öneri, parlamento komisyonundaki raportör ile başvuruculardan birinin Ana-

yasa Konseyi raportör-üyesi önünde karşı karşıya gelmesine yönelikti. Her iki

başkanın da karşıt fikirlerin bir araya gelmesini sağlayacak başka bir yol bulun-

ması konusunda girişimde bulunmaması bu tavırlarının samimiyetsizliği olarak

yorumlanmıştır. Rousseau’ya göre, Konseyin karşıt görüşleri dinleyerek uyuş-

mazlıkları çözen bir yargıç konumuna geçmesini sağlayacak bir usul sorununun

çözümünün cohabitation öncesinde Mitterand tarafından atanan bir başkanın ta-

lebinin karşılanmasıyla sağlanmaması yönünde irade göstermişlerdir. Kaldı ki,

bu kurumlar arasında resmi olmayan ve kurumsallaşmamış bir ilişki zaten mev-

cuttu. Bu ilişki zamanla “doğal” bir kural haline geldiği halde yazılı olarak kabul

edilmemiştir. Rousseau, 1997, s.52.