Background Image
Previous Page  322 / 533 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 322 / 533 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (111)

Özen ÜLGEN

321

kemesinin bu yetkisini bir cevap olanağı gibi kullandığını göstermek-

tedir. Bir kanunun ilgili olduğu bakanlık, büyük olasılıkla o kanunun

hazırlık sürecinde önemli bir rol oynadığından, Mahkeme bu yolla

hem kanunun amacı ve uygulaması hakkında daha detaylı bilgi edine-

bilmekte hem de hazırlayıcılarına kanunu savunmak için bir fırsat ver-

mektedir. Bu noktada sözlü açıklama yapılmasının iptal davaları ile

sınırlı olmadığı, itiraz yolu başvurularında da Anayasa Mahkemesi-

nin bu olanağı kullanabildiği belirtilmelidir. İtiraz yolu başvuruların-

da yazılı açıklama gönderme yetkisinin kaldırılması karşısında, sözlü

açıklama yoluyla cevap hakkının tanınması ayrı bir önem kazanmıştır.

Bu noktada, itiraz yoluna başvuran mahkeme önündeki davalı idare

sözlü açıklamada bulunmak üzere davet edildiğinde, diğer tarafların

da Anayasa Mahkemesi önüne davet edilmesinin AİHM kararları ge-

reğince de dikkat edilmesi gereken bir husus olduğu unutulmamalıdır.

Sözlü açıklama isteme yetkisinin kullanımında Anayasa Mahke-

mesine bırakılan geniş takdir yetkisi uygulamada çelişme ilkesine uy-

gun yargılama yapılmasını sağlayacak niteliktedir. Açık düzenleme

bulunmasa da, sürecin Fransız Anayasa Konseyi’ne benzer şekilde

uygulama yoluyla geliştirilmesi mümkündür. Bireysel başvurunun

ardından iş yükü artmışsa da, yazılı sürecin dosya üzerinden tüm “ta-

raflara/bileşenlere” açılması ve sözlü açıklama kısmında da sınırlı bir

süre tanınarak bu kişilerin dinlenmesi zorlayıcı bir ek yük getirmeye-

cektir.

Sonuç:

Bugün sadece başvuru dilekçesi ile yetinen, katılımcı bir tartışma-

ya yer vermeyen yargılama usulleri artık terk edilmektedir.

73

Teorik

açıdan bakıldığında, anayasaya uygunluk denetiminde taraf kavramı

tartışmalıdır. Ancak uygulamada, eşit silahlara sahip tarafların uyuş-

mazlığın hakemi konumunda olan yargıç heyeti önünde karşılıklı gö-

rüşlerini ileri sürebildikleri bir dava olarak düşünülmemesi için bir

sebep bulunmamaktadır.

74

Bu kişiler taraf olarak değil de, katılımcı,

bileşen gibi sıfatlarla da nitelenebilirler. Önemli olan, karşıt görüşle-

73

Santolini, 2010, s.263.

74

Spitz, 2004, s.123.