

Başka Bir Aile Mümkün (feminist politika deneyimi)
512
da yeni bir şey yaratılmaz ve eski defalarca tekrarlanır’ demektedir
59
.
Aile, kadın erkek arasında heteroseksüel bir ilişki dayatır. Tarihsel sü-
reçte eril bir toplum içinde yaşadığımızdan dolayı, toplumsal cinsiyet
gibi, ikinci cins deyimi de erkek tarafından baskılandığını, yok edildi-
ğini ifade etmek için kullanılır.
Beauvoir bu baskıyı ‘kişi kadın doğmaz, kadın olur’ deyişi ile ifade
eder. Feminizm, toplumsal cinsiyet anlayışına karşı çıkarak kadınların
özgürleşmesi adına önemli kazanımlar sağlamıştır. Bir tür Hegel’ in
efendi- köle ilişkisi benzerliğini kurarak kadınların aile içinde eşitlen-
me çabalarını arttırmıştır. Ancak heteroseksist bir toplum varsayımı
yarattığı için eleştirilmektedir
60
.
Butler
61
, kendilerini kurgulanmış erkek- kadın kurguları içinde
tanımlamayanlar ya da tanımlamak isteyenleri yok saydığı, dışladığı
için toplumsal cinsiyet kavramını sakıncalı bulur. Arzunun zorunlu
düzeni olarak ortaya çıkmıştır. İşin gerçeği, taklit etmenin kendisinin
bir ürünü ve sonucu olarak ‘esas’ nosyonunu doğuran bir tür öykün-
medir
62
.
Luce İrigaray’ göre
63
‘dişil öznelliğin’ oluşturulması için ne erkek
gibi, ne kadın gibi olmamak gerekir. Yeni bir dile sahiplenmeli ve ‘ka-
dın olarak konuşmalıdır’. Kadın olarak konuşan kadının gerçekte eril
bir konuma geçtiğini söyler.
Toplumsal cinsiyete karşı dilde devrim yapılmasını isteyen, Julia
Kristeva ise ‘beden politikası’ görüşünü ortaya koyar
64
. Ona göre ‘Ka-
dın doğurarak annesiyle temasa geçer, kendi annesine dönüşür, kendi
annesidir; İkisi de ayni sürekliliğin kendini farklılaştırmasından iba-
59
Hülya Durudoğan, İkinci Dalga Fransız Feminizmine Kısa Bir Bakış, Türkiye’de
Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları, Koç Üni.yayınları, İstanbul, 2010, s 67-97.Duru-
doğan güç, dil, anlam bağlamında konuyu işleyen feministlere yer vererek ayrın-
tılara girmektedir.
60
Toplumsal cinsiyeti ‘ama’ sız, ‘fakat’ sız kullanamıyorum diyen, Gülnur Acar-sav-
ran için bk. Beden Emek tarih, Kanat yayınları, İstanbul, 2004, 233-309.
61
Judith Butler, Cinsiyet Belası, Metis Yayınları, İstanbul, 2005, s
62
Judith Butler, Taklit ve Toplumsal Cinsiyete Karşı Durma, Agora kitaplığı, İstan-
bul, 2007, s25.
63
Koyuncuoğlu, Dişil Simgesel Özne Anayasaya girmelidir, Radikal2, 07.09.2008.
Ayrıca bk. Durudoğan, s86-91 ve
64
Bk.Butler, s157 v.s. Ayrıca bk. Hülya Durudoğan, Kristeva, Psikanaliz ve Kadın,
Cogito, 51-66.