Background Image
Previous Page  260 / 413 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 260 / 413 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (112)

Fahri BAKIRCI

259

farklı uygulanması halidir. Yazılı kural Anayasa’ya uygun olmakla

birlikte, bu kuralın uygulanma biçimi Anayasaya aykırılık oluşturabi-

lir. Bu durumda bu uygulamanın Anayasa’ya aykırılığından söz edi-

lecek midir? Hatta ortada hiçbir kural bulunmayabilir ve TBMM bu

boşluğu bir uygulamayla doldurabilir. Bu uygulama Anayasa’ya aykırı

ise AYM bu uygulamayı denetleyebilecek midir?

Bu sorulara verilecek cevaplar, kuşkusuz, konuya ilişkin olarak

Anayasa’da yer alan kurallara ve bu kuralların yorumuna bağlı ola-

rak değişecektir. Nitekim 1920’den günümüze kadar anayasalarda

yer alan-yer almayan kurallar nedeniyle anayasal dönemler arasında

farklılıklar bulunmaktadır. Ancak değişikliğin nedeni sadece ana-

yasalardaki kuralların değişmesi değildir. AYM’nin değişik yorum-

ları nedeniyle de zaman içinde değişik içtihatlar oluşmuştur. Bu iç-

tihat değişiklikleri bu makalede ayrıntılı olarak incelenecektir. 1961

Anayasası’na kadar ülkemizde bir AYM bulunmadığından, bir AYM

içtihadından da söz edilemez. 1961 Anayasası döneminde ise AYM bi-

çim denetimi-esas denetimi ayrımı yapmış ve bu tür bir içtihada gerek

duymamıştır. Aşağıda inceleneceği gibi 1982 Anayasası esas ve şekil

denetimi ayrımı öngördükten sonra şekil denetimini birçok yönden

sınırlayınca, AYM 1990›lı yıllara kadar şekil denetimini çok sınırlı dü-

zeyde yapmıştır. Ancak 1990›lı yıllarda

eylemli içtüzük kuralı

yorumu-

nu geliştirerek yeniden şekil denetimi yapmaya başlamıştır. Ne var ki

AYM 25/12/2008 tarihinde verdiği E. 2008/71, K. 2008/183 sayılı kara-

rıyla içtihadını bir kez daha değiştirmiş ve 1991 öncesi uygulamasına

geri dönmüştür. Bu içtihat, 24/5/2012 tarihli, E. 2012/48, K. 2012/75

ile 17.01.2013 tarihli E. 2012/19, K. 2013/17 numaralı kararlarında iki

kez daha yinelenmiş ve 1982 Anayasasının ilk uygulamasına geri dö-

nülmüştür. Sadece eski içtihadına bir geri dönüşü değil ama aynı za-

manda bir

geriye gidişi

de ifade eden bu içtihat değişikliği, bu

geriye

gidişi

yönünden ciddi biçimde eleştirilebilir. Bu makalede bu tür bir

eleştiri de yer alacaktır. Ancak bundan daha önemlisi AYM’nin 2008

ve 2013 yıllarındaki iki kararında da neredeyse aynen tekrar ederek

kullandığı gerekçenin içinde yer alan çelişkidir. Birbirine zıt iki içtiha-

dın gerekçesi olabilecek iki gerekçe, aynı kararların içinde kullanılmış

ve son derece sorunlu bir sonuç doğmuştur. Gerekçenin bu makalenin

konusu olan ilk paragrafı, eylemli içtüzük kuralı yorumunun AYM

tarafından devam ettirildiği gibi bir izlenim doğurmaktadır. Ancak