

TBB Dergisi 2014 (112)
Emine BALCI
335
Bu toplumsal sorumsuzluktan hâkimler de sorumludur ve sanı-
ğın işlediği suçun altında yatan nedeni açıklarken anlattığı trajik hayat
hikâyesi, hâkimin vicdanı ile hukuk arasında kalmasına neden olur.
Hâkim:
“Vicdanımdan gelen sesi dinlersem seni yanıma çağırıp yanakla-
rından öperdim. Suçsuzsun yavrum. Ama iki yıl ceza vermek zorundayım.”
(Bana Derler Fosforlu-1969)
Diyerek vicdanından gelen sese rağmen “kanuni zorunluluğunu!”
yerine getirmiştir. Suçsuzsa niçin ceza verildiğini açıklamak güçtür.
Ceza verilecekse niçin “suçsuzsun” denildiğini de. Burada, yasaların
kamu vicdanında her zaman haklıdan yana olmadığı düşüncesi seyir-
ciye verilir. Bu, hukuk düzeninin kabul edebileceği bir düşünüş olma-
makla birlikte filmde hâkimin “ne yazık ki yasalar var” anlamındaki
sözüyle hukuk uygulayıcılarının da aynı düşünüşte olduğu izlenimi
seyirciye verilerek gerçekte hukuk devleti, dolayısıyla da kamu düzeni
tehdit edilmektedir. Ayrıca, hukuk alanında radikal bir değişim geçir-
miş Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni (batılı) hukukun, eski hukuka na-
zaran yetersiz kaldığı yani adil olmadığı vurgusu da gizli bir mesajdır.
Çünkü hiçbir dinsel-mezhepsel hukuk suçsuzu cezalandırmaz, fakat
beşeri hukuk cezalandırır mesajı verilmektedir.
2.3.Ortam: Pavyon-Batakhane-Yasadışı İşler
Suç doğuran neden olarak Yeşilçam melodramlarında sefalet, şan-
taj, komplo ve iftiranın yanı sıra bunların bir arada yaşandığı ortam da
önemlidir. Sefaletin her türünün en ağır yaşandığı mekân pavyondur.
Pavyon ortamlarında maddi olduğu kadar manevi sefaletler de yaşanır.
Zira oralarda çalışanlar yoksuldurlar. Babasız çocuklarını orada şarkı-
cılık yaparak kazandığı parayla doyurmaya çalışan “iffetli” kadınlarla,
feleğin çemberinden geçmiş “iffetsiz” kadınlar, gayri hukuki yollardan
edindikleri sınırsız kazançlarını harcayan, güzel “iffetli” kadınların
vücutlarından sırf orada çalıştıkları için yararlanabilme hakkı olduğu-
nu düşünen müşteriler aynı karede gösterilir. Aynı ortamlarda yalancı
mutluluklar yaşanır. Eğlenmek için oraya gelen insanların masalarına
onları eğlendirmek için oturan pavyon kadınlarının masada anlattık-
ları yaşam hikâyeleri ilginç bir çelişki oluşturur. Yasa dışı işler yapan
zengin ve kötü insanlar buralarda çalışan çaresizleri kanun dışı işlerin-
de araç olarak kullanırlar. Pavyonların işletmecileri de bu işletmeleri